Nisan 09, 2006

KULLANILAN(!) TÜRKÇEMİZ

Kinayeli bir başlık atmanın sebebi gerçek anlamda da mecaz anlamda da kullanılan dilimizin gittikçe daha kötüye giden hasta durumu. Sapasağlam ‘Öz Türkçe’mizde hastalığa yol açan da maalesef bizleriz. Kimseyi suçlamıyorum. Sen, ben, o, biz ,siz,onlar… Herkesin dolaylı yoldan da olsa çorbada bir miktar tuzu(!) var.

Dil konusunda her birey kendi üzerine düşen sorumluluğu taşımadığı ya da taşıyamadığı sürece yükün arttığını ve işlerin daha da zorlaşacağına inanıyorum. Dili bir araç olarak gördüğümüz sürece bu böyle olmaya devam edecektir. Önemli olan Türk dilimizi korumayı bir amaç olarak görmek ve bu amaç doğrultusunda bilinçli davranmaktır. Nasıl mı..? Sanırım bunun için çok büyük ve uzun vadeli planlar yapmak gerekiyor.

Öncelikle; telaffuz konusuna gelirsek Türkçe ’ye dışardan girmeye çalışan kelimeleri Türkçe telaffuz etmek bir çözüm değil; aksine insanı daha gülünç duruma düşürebilir. Söz gelimi; siz kısaltmalardan oluşan yabancı bir kelimeyi Türkçe telaffuz ederseniz karşınızdaki buna anlam veremeyebilir. FBI için ‘fe be ı’ mı dersiniz; yoksa ‘ef biy ay’ mı? Yani Türkçe ‘yi korumadaki ilk amacımız yabancı kelimelere başvurmamak olmalı.Türk dilimizde karşılığını bulup onu kullanmalıyız. Yoksa ‘Cafe des Anges’ adında bir işletme açmak yerine ‘Cafe Dez-Anj’ ı tercih eden bir işletmeci için ne diyebilirsiniz..? İşletmeciye amacını sorduğumda ‘Fransızca’nın kolay telaffuz edilememesinden dolayı, akıllarda kalıcılığı sağlamak için bunu tercih ettiklerini’ söylüyor. Bu örnekte gördüğünüz gibi iş çığırından çıkmış durumda. Yani dili ticari araç olarak kullanarak yabancı dil bilmeyen insanlarımız bile düşünülüyor ve böylece dilimiz katlediliyor. Yabancı kelimeler yerine yabancı kelimelerin telaffuzlarına başvurularak bile dil zarar görebiliyor.

Üniversitelerin öğretim dilinin İngilizce, Fransızca, Almanca ya da başka bir dil olması bir sığınak olmamalı; aksine yabancı dilde eğitim alan insanların daha dikkat etmesi gereken bir konu ki onların Türkçe ’den uzaklaşma riskleri daha yüksek. Derslerin yabancı dilde işlenmesinden bahsetmiyorum. Kendi aramızda konuşmalarımızdan, günlük hayattan ve Türkçe’yi yer ve zaman gözetmeksizin birinci sıraya koyup savunmaktan bahsediyorum. Türkingilizce, Engilizce, Türkishçe… gibi söylemler gerçekten komik ve saçma geliyor bana. Dili konuşma aracı olarak kullanıyorsak karşımızdaki kişinin bildiği dilde konuşmasının tabii ki bir sakıncası yok.

Benim anlatmak istediğim ‘dil milliyetçiliği’ değil. Dili doğru yerde, doğru zamanda, doğru hedefte, doğru çözümlerle korumaya çalışmalıyız. buradan vardığımız nokta ise doğru iletişimdir. Satış arttıran iletişim değil, olması gereken iletişim. Bu konuda öncü insanlara çok ihtiyaç duyuluyor. Kim bu öncü olacak insanlar peki..? Profesörler, doçentler, doktorlar, öğretim görevlileri, öğretmenler, asistanlar...vb. Kısaca eğitmenler. Biraz da onların yol açması gerekiyor. Biz gençler olarak onların açtığı yoldan gitmeye hazırız diye düşünüyorum. Herkes bu bilinçte olursa; uzun vadede ilerleme sağlayabiliriz. Konfüçyüs şöyle der:

Ya bir yol aç, ya yol ver; ya da yoldan çekil.’

Başka bir anekdotta ise "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" sorusuna Büyük Filozof Konfüçyüs şöyle cevap verir.

‘ Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir. ’


Türk halkının dili Türkçe'dir. Dünyanın neresinde olursak olalım, kendi öz benliğimizi koruyarak yasayabilmeyi öğrenmeliyiz. Kimliğimiz korumanın temeli de dilimizden geçiyor. Dilimizin yalnızca konuşma dili(!) olarak kalması ki bozulmaya başladı; bu durum uzun sürede dilimizin ölümüne, dolayısıyla eriyip kaybolmamıza yol açar. Dil yazılarak geliştirilebilir ve uzun süre yaşatılabilir.

Türkçe yazalım, Türkçe konuşalım, Türkçe dinleyelim.

Sevgi ve saygılarımla…
 
Clicky Web Analytics