Mart 29, 2007

GSU18

günün (s)özü 79

Reklâmsız iş yapmak karanlıkta bir kıza göz kırpmak gibidir; ne yaptığını sen bilirsin, ama senden başka hiç kimse bilmez.

Stewart H. Britt

Bu metindeki yanlışları bulun

"Reklam sektöründe, yabancı sözcükler yerine Türkçelerini ya da Türkçeleşmiş durumlarını kullansak olmaz mı?

Gazetelerin insan kaynakları reklamlarının olduğu sayfalarda, reklam ajansları duyurularında sürekli olarak yabancı sözcüklere rastlıyoruz. Durum böyle olunca da halkımızın değişik kesimlerinden pek çok kişi, Türkçe konusunda reklam sektöründe ilgili kurum olarak gördüğü RYD’ye ulaşıyor ve yanlış olduğunu düşündükleri konuları bizlere iletiyor.

Bizler de bu yanlışların mümkün olduğu kadar azaltılması için değişik çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

Aşağıdaki metnimiz de bu çalışmalardan biri. Türkçe karşılığı olmayan sözcükler yerine de yenilerini bulmak yine bizlerin görevi. Tabii ki Türkçe kurallarına uygun olarak. Kolay gelsin.

Art Direktör yerine, reklam sanat yönetmeni • Grafik Designer yerine, grafik tasarımcı; Graphic Designer yerine de, grafik tasarımcı • Copywriter yerine, reklam yazarı • Group Head yerine, grup başı • Direktör yerine, yönetmen • Brand yerine, marka • Kreatif yerine, yaratıcı • Kreatif Direktör yerine, yaratıcı yönetmen • PR yerine, Hİ • Media yerine, medya • Workshop yerine, atölye • Image yerine, görsel • Lansman yerine, sunum • Product yerine, ürün • Prodüksiyon yerine, yapım • CV yerine, özgeçmiş • E-mail yerine, e-posta • Direct yerine, doğrudan • Copy yerine, metin • Outdoor yerine, açıkhava • Indoor yerine, içmekan • Promosyon yerine, satış geliştirme • Trend yerine, eğilim • Global yerine, küresel • TVC yerine, TV reklam filmi • Junior yerine, yardımcı • Strategic Planning yerine, strtatejik planlama • Mobil yerine, hareketli • Layout yerine taslak tasarım • PPM yerine yapım öncesi toplantı • İnnovasyon yerine, yenilikçilik • Senior yerine, usta • Müşteri İlişkileri Direktörü yerine, müşteri ilişkileri yönetmeni • Info yerine, bilgi’yi kullansak ve storyboard, prezantabl, brief, portfolyo, Euro, mouse, supervisor, billboard, konkur, POP, FYI, CEO, CRO, CSO, COO sözcüklerinin yerine de yenilerini önersek olmaz mı?

Önerilerinizi bekliyoruz."


Kaynak: elmaaltshift

BIZFEST'te kimler var?

Galatasaray Üniversitesi Münevver Soylu salonunda gerçekleşecek olan kariyer günlerine katılacak olan firmalar...

BIZFEST başlıyor!



Galatasaray Üniversitesi İşletme Kulübü Kariyer Günleri başlıyor!
2-5 Nisan 2007 tarihlerinde Ortaköy kampüsümüze ilgli herkesi bekliyoruz.
BIZFEST ile kariyerinize eğlence katın!

googlebizelogoyapsana


Yıllar önce vitamin grubunun söylediği (ki o zamanlar ortaokul yıllarımızın popüler grubuydu ) komik şarkılardan biriyle merhaba demek ilginç bir tercih gibi gelebilir ancak başlangıç da fonda çalınacak daha uygun bir parça aklımıza gelmedi(kimse duymasa da fonda hep birşeyler çalar ) .

Google’ı seviyoruz, kullanıyoruz, kullanmaya teşvik ediyoruz. Kısacası Googlecım senin hoşuna gidecek herşeyi yapıyoruz ama bu son zamanlarda iyice artan kıskançlığımızı engellemiyor. Google Türkiye olduğun günden bu güne kadar bizim için, bize özel bir logo yapmadın. Diğer ülkeler için boy boy değişik değişik logo yapıyorsun ama fonda çalan parçada da dediği gibi “Ellere varda bize yok mu ? “

Bizim tarihimiz, büyük adamlarımız, Dünya ya yön veren günlerimiz yok mu ? Var, hemde hiç bir ulusta olmadığı kadar çok var. Fondaki parça hücum marşına dönüşmeden elini çabuk tutsan iyi edersin. Bizde “bize” özel logo istiyoruz.

Google.com.tr ye tıkladığımızda karşımızda Atatürk’ün olduğu, 23 Nisan’ın kutlandığı, Eurovision birinciliğimizi hatırlayan, 17 Ağustosta saygıyla siyahlara bürünen, Galatasarayın UEFA kupasını kaldırdığı güne özel, Fenerbahçenin 100. yılını kutlayan logolar istiyoruz.

Google bize logo yapsana !!!


diyor site sakinleri daha doğrusu yaratıcıları... Bloglarında herkesten yardım istiyorlar. Böyle yenilikçi bir projeyi desteklemek için hâlâ düşünüyor musunuz? Özel teşekkür listesinde ben de yer almak istiyorum. Arka sıralar da olur! :)

Google bize logo yapsana yapsana yapsana...

Mart 28, 2007

günün (s)özü 78

Küçük adamların büyük gölgeleri olduğu yerde güneş batıyor demektir.

Keyifle Gülümse

Eti'nin 'Keyifle Gülümse' sloganıyla çıktığı yolda üniversitemizde yaptığımız gerillamsı-tatlı bir çalışma. Kapı askısı hiç bu kadar illüzyonist ve yaratıcı olmamıştı!

Yorumsuz IV

Neydi O Bir Zamanlar

İstanbul ve sen/neydi o bir zamanlar
Sanki gençliğime doğru yaşlanıyordum
Çengelköy'de yaz unutulmaz erguvanlar
Hangi yanıma dönsem seni bulurdum
İçimdeki lambanın kırıldığı anlar

İstanbul ve sen/sırılsıklam yaşananlar
Yanardöner bir ayna yeniden ruhum
Çengelköy'de yaz unutulmaz erguvanlar
Gözlerinin sisinde sevdalı bir yolcuyum
Hayal meyal gemiler dumanlı limanlar

İstanbul ve sen/ikinizden kalanlar
Tekrar tekrar ısrarla yaşayıp durduğum
Çengelköy'de yaz unutlmaz erguvanlar
Rüya mıdır gerçek mi kendi kendime sorduğum
İstanbul ve sen/neydi o bir zamanlar

Atilla İlhan

Deniz


Üzerine onca şiir yazılan, yazılmayanlarında bile ilham kaynağı olarak bir şekilde var olan yerdir deniz. Kim inkar edebilir hepimizin bir balıkçı; hepimizin bir dalga, fırtına, deniz yıldızı olduğumuzu...

Deniz sonsuzdu, sonsuzlukta kucağında olmak istediğimiz, düşlere dalıp gittiğimiz anlarda... Yaralarımıza "ölü bir albatros olmak" istediğimizi yazmadık mı? Sevgililerimiz bir görünüp, bir kaybolan, ulaşılmazlığın ve imkânsızlığın sembolü deniz kızları değil miydi? Güneş bile gömülmek için denizleri seçerdi hem hep... Ve "deniz saçlı çocuk" olduğumuz günleri nasıl da unuttuk?

"Sen hür adam, seveceksin denizi her zaman" demişti Baudelaire...
"Ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum dalgalar" demişti Rimbaud...
"Ben deniz değil miyim?" diye sormuştu Seferis "sahnede" şiirinde...
Can Yücel'in martıları sokak çocuklarıydı denizin...
Yurdundan uzak bir Nazım vardı ki; "öleceksem denizde ölmek isterim" derdi hasretle, hüzünle...
Dert yanardı Ritros, "denize bakmadan yazıyorsam eger, titrer kalemimin ucu" diyerek...

Ve yine Baudelaire'in dediği gibi: "deniz aynamız bizim..."
Bir hüzün dalgası ki deniz, göz yaşlarının birikmiş haliydi belki...
O yüzden tuzluydu suları...
Bir okyanus esintisi, bir med cezir yalnızlığı...
Deniz... Hayata dair her şeyin bir nevi özeti...


Teşşekürler yellow sana...


Kaynak: ekşisözlük

Mart 27, 2007

günün (s)özü 77

Yaşam benim için küçük bir mum değil. O elimde tuttuğum muhteşem bir meşale gibi ve onu gelecek nesillere geçirmeden önce olabildiğince çok ışık saçmasını istiyorum.

George Bernard Shaw

John Berger ve Reklam

Reklamların çoğu zaman halka, becerikli yapımcılara -böylelikle ulusal ekonomiye- yararlı bir yarışma olduğu savunulur. Özgürlükle çok yakından ilgili bir savdır bu: alıcının seçme özgürlüğü, üreticinin girişim özgürlüğü gibi özgürlüklerle...

Kapitalizmin egemen olduğu kentlerde tüketim maddelerinin oluşturduğu büyük yığınlar ve reklam ışıkları, 'özgür dünya'nın sunduğu hemen göze çarpan görsel imgelerdir. Doğu Avrupalıların birçokları için Batı'daki bu imgeler Doğu'da onların sahip olamadıkları şeyleri özetler gibidir.

Reklamlarda bir ürünün, bir firmanın öbürüyle yarıştığı doğrudur; ne var ki her reklam imgesinin öbürünü güçlendirdiği, hızlandırdığı da doğrudur. Reklam, o hiç değişmeyen genel öneriyi yapmak için kendi başına kullanılan bir dildir. Reklamlarda şu kremle bu krem, şu arabayla bu araba arasında bir seçim yapmaya çağrılırız, oysa dizgisel olarak ele alındığında reklamlar tek bir şeyi önerir her zaman.

Reklam, yüzeysel görünüşü değişmiş, bunun sonucu olarak kıskanılacak duruma gelmiş insanları göstererek bizi bu değişikliğe inandırmaya çalışır. Kıskanılacak durumda olmak, çekici olmak demektir. Reklamcılık çekicilik üretme sürecidir.

Reklam, içimizde yatan doğal bir zevk açlığını işleyerek işe başlar: ne var ki, gerçek zevk nesnesinin aslını sunmaz bize: o zevkin aynı olan, o zevkin yerini tutabilecek ölçüde doyurucu olan başka bir şey yoktur. Reklam, ılık, uzak bir denizde yüzmenin zevkini ne denli inandırıcı gösterirse, seyirci de, o denizden kilometrelerce uzak olduğunun o denli bilincine varacak, o denizde yüzme olanağının o denli az olacağını anlayacaktır. İşte bunun içindir ki reklam, alıcıya sunduğu ürün ya da olanağı gerçekten gösteremez; alıcı da daha tatmamış olmalıdır bunları. Reklam hiçbir zaman bilinen bir zevkin alıcıya yeniden tattırılması olamaz. Reklam hep gelecekteki alıcıya seslenmek zorundadır. Bu imgeyle alıcıda, kendisinin gelecekte olabileceği durumu özleten bir kıskançlık uyandırır. Bu kıskanılası ben'i ortaya çıkaran ne öyleyse?

Başkalarının duyduğu kıskançlıktır. Reklam nesneleri değil, toplumsal ilişkileri amaçlar. Reklam, zevk değil, mutluluk vaat eder bize: dışarıdan, başkalarının görebildiği bir mutluluk. Kıskanılmanın getirdiği bu mutluluk da çekicilik yaratır.

Kıskanılmaksa, insanda, ancak yalnız başına tadılabilecek bir kendine güven duygusu verir.


John Berger, Görme Biçimleri

GSU17

Mart 26, 2007

günün (s)özü 76

Ben bir yaşam sanatçısıyım, benim sanat eserim yaşamımdır.

Suzuki

Sevdiğim Sloganlar - 3

Omo
Kirlenmek güzeldir

Arko Krem
En değerli giysiniz cildiniz

Kanal D
De bana, De bana... Kanal D bana.

L`oreal
Çünkü siz buna değersiniz.

Luna
Yoksa siz hala annenizin margarinini mi kullanıyorsunuz?

Birasal Isınmaya Hayır!

Beşiktaş Çarşı'da bulunan Çıtır Cafe-Bar'ın tuvaletinde rastladığım bu ilanı çok akıllıca buldum. Küresel ısınmanın sıkça konuşulduğu bugünlerde soğuk biraya ancak bu kadar özendirilir. O halde hep birlikte 'Birasal Isınmaya Haaaaaaaaaaayır!' diyoruz...

Yorumsuz III

Mart 24, 2007

Abbas

Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

Cahit Sıtkı Tarancı

GSU16

Ayrılış

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam

Orhan Veli Kanık

günün (s)özü 75

Hayat kısadır.İnsan zenginliğini kullanmaya ne kadar erken başlarsa o kadar iyidir.

Samuel Johnson

Halıcı Kız

1953 tarihli Sadri Alışık ve Suna Pekuysal'ın oynadığı,
Muhsin Ertuğrul'un yönettiği
ilk renkli türk filmi
Halıcı Kız...

Reklam

Reklam, markanın rekabet avantajı sağlayan özgün ve ayrıştırıcı değeridir. Ancak tüketicilerin satın alma davranışlarını etkilediğinde başarılıdır.

Elbette bir ürünün satışlarını artırmak için reklam tek başına yetmez. Ürün, ambalaj, fiyat ve dağıtım kanalları gibi pazarlama bileşenlerini iyi bir şekilde konumlandırdıktan sonra reklam işlevini görebilir. Markanın gücüne bağlı olarak reklamın etkisi değişebilir.

Peki bir markanın gücünü neler belirler?

- Marka Bilinirliği
- Marka Çağrışımları
- Marka Sadakati
- Algılanan Kalite

Reklamın amacı bu doğrultuda ilerler. Etkin bir reklam satın alma davranışlarında markaya dair algıda değişimler yaratır. Hedef kitlesiyle birebir iletişime geçer, doğru mecrada doğru zamanda yer alır, tüketici tarafından benimsenir.

Markanın mesajlarını etkili bir biçimde iletir. Marka değerleriyle yakından ilişkilidir. Ürüne yönelik ikna sürecinde olumlu etkiler bırakır. En önemlisi satın alma niyeti yaratır.

Pazar payının, değerlemelerin ve marka sadakatinin elçisidir.
Reklam pazarlamanın vazgeçilmez bir unsurudur.

eNSTaNTaNeLeR 6

* Avrupa Dirliği

* Şiirbazlık

* Pazarlama Pratisyeni

* Fikirbaz

* Şans Fıstığı

* Çarpık Tablo

* Üçüncü Rüya Ülkesi

* Adam Gibi Kadın

Mart 23, 2007

günün (s)özü 74

Düşman ilerlerse, biz gerileriz. Düşman kamp kurarsa biz onu taciz ederiz. Düşman yorulursa üzerine saldırır, gerilerse takip ederiz.

Mao Tse Tung

GSU15

Hayatında İstanbul olan anlar!

Dersarası'nın "2010 İstanbul Kültür Başkenti" konulu ilk yarışmasına böyle bir ilanla katılmıştık, derece alamadık; ama yılmadık, çalışmaya ve üretmeye devam!

Pazarlama Sözlüğü

Pazarlama kavramı ile ilgili öğrenmek istediğiniz bir şey varsa
“Pazarlama Sözlüğü”ne bir göz atın.

Örnek: Pazarlama

Hedef tüketici, müşteri ve toplumun istek ve gereksinimlerini tatmin ederek kâr sağlayacak pazarlama bileşenlerinin(ürün/hizmet, fiyat, dağıtım, tutundurma) planlanması, yönetimi ve denetimi çabalarıdır.

Mart 22, 2007

günün (s)özü 73

Biz fabrikada kozmetik ürünleri üretir, mağazada umut satarız.

Charles Revson

Galatasaray Üniversitesi'nde EN 2006

Dinleyici olmasa "en" güzel şarkılar nasıl bestelenirdi?
İzleyici olmasa "en" iyi oyunlar nasıl yazılırdı?

Bu ve benzeri sorulara yanıt arayan Galatasaray Üniversitesi öğrencileri bir anda
kendilerini "en" iyileri seçerken buldu.

2006 akıllardan silinmesi zor bir yıl oldu.
2006 iyilerin yılıydı,”en” iyilerin…
“en”i bilirsiniz….
Başına eklenen sıfatları yüceltmek,üstün göstermek için kullanılır.
Biz de öyle yaptık…
2006’nın “en”lerini seçtik.

"en" iyi ödüller 2006’da "en" çok hak edenlere gidiyor.

"en" iyiler geliyor!



EN 2006 Ödül Töreni, 21 Mart 2007 gecesi, üniversitemiz mezunlarından, Avrupa Yakası dizisinin Yaprak'ı, Hale Caneroğlu'nun muhteşem sunumuyla gerçekleştirildi. Törene, ödüllerini almak üzere katılan ünlü isimler arasında Ahmet Ümit, Ali Kırca, Ali Sabancı, Beyazıt Öztürk, Celal Kadri Kınoğlu, Çağan Irmak, Emre Aydın, Hümeyra, Mor ve Ötesi grubu üyeleri, Pakize Suda vardı. Ekonomist dergisi Yazı İşleri Müdürü, Güncel Hukuk dergisi Yazı İşleri Müdürü, T-Box Genel Müdürü ve ekibi, Garanti Bankası İnsan Kaynakları, CNBC-e Genel Yayın Yönetmeni, 90 Dakika Ekibi, Power FM ekibi Hürriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Baba Beni Okula Gönder Proje Koordinatörü ödüllerini almak üzere törene katıldılar. Ödül Törenimize ATV, NTV, Kanal D, Hürriyet Gazetesi, Milliyet Gazetesi basın mensupları da katıldılar.



Kazananlar

Film: Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü?
Yönetmen: Çağan Irmak
Kadın Dizi-Sinema Oyuncusu: Hümeyra
Erkek Dizi-Sinema Oyuncusu: Engin Günaydın
Kadın Tiyatro Oyuncusu: Demet Evgar
Erkek Tiyatro Oyuncusu: Celal Kadri Kınoğlu
Dizi: Avrupa Yakası
Kadın Rock Şarkıcı: Şebnem Ferah
Erkek Rock Şarkıcı: Emre Aydın
Kadın Pop Şarkıcısı: Candan Erçetin
Erkek Pop Şarıkıcı: Levent Yüksel
Rock Grubu: Mor ve Ötesi
Ekonomi Programı: Ekodiyalog
İş/ Ekonomi Dergisi: Ekonomist
Hukuk Dergisi: Güncel Hukuk
Ceo-İş Adamı: Ali Sabancı
Marka: T-box
Havayolu Şirketi: Pegasus Havayolları
Banka: Garanti Bankası
Sosyal Sorumluluk Projesi: Baba Beni Okula Gönder
Roman Yazarı: Ahmet Ümit
TV Kanalı: CNBC-e
Haber Spikeri: Ali Kırca
Spor Programı: 90 Dakika
TV Programı: Makina
Showman: Beyaz
Köşe Yazarı: Emin Çölaşan
Popüler Köşe Yazarı: Pakize Suda
Radyo: Power FM
Gazete: Hürriyet

Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanım Elleri


O, mavi gözlü bir devdi,
minnacık bir kadını sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev
ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin
yapamazdı yapısını
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan evin.
O, mavi gözlü bir devdi,
minnacık bir kadını sevdi.
Mini minnacıktı kadın,
rahata acıktı kadın,
yoruldu devin büyük yolunda.

Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz,
bahçesinde ebruli hanım eli açan ev.

Nazım Hikmet

Mart 21, 2007

günün (s)özü 72

En iyi yananlar, eski odunlar; en güvenilen kimseler, eski dostlar; en rahat okunanlar da, eski yazarlardır.

Bacon

Je t'aime


'Şiir gibi FRANSIZCAM de

İşte yemişler, çiçekler, yapraklar ve dallar
İşte kalbim, çarpıntısı yalnız senin için
O bembeyaz ellerin kalbimi kırmasalar
Bu küçük armağanı dilerim hoş göresin

Je t'aime'

Bu ne perhiz, be ne lahana turşusu!

Yorumsuz II

Sevdiğim Sloganlar - 2

Arow
Tek benzeri öteki teki.

Arçelik
Küçük bir Arçelik`le sevgiye zaman kalır.

Arko
Erkek adama hikaye gerisi

HSBC
Dünyanın yerel bankası

Jill
Eskimiş çoraplarınızı atın, atamazsanız paspas yapın.

Kalebodur
Seramik budur.

Pirelli
Kontrolsüz güç, güç değildir.

Renault
Otomobiller yaratır.

Saba
Saba, çok iyi televizyon.

Sana
Yaşasın yemek yemek!

Mart 20, 2007

günün (s)özü 71

Yirmi yaşında istek, otuz yaşında zeka, kırk yaşında akıl önemlidir.

Franklin

İmkansız Yoktur.

Hiroşima

Büyükbabam, babam, ben
Küçük oğlan, kız, damat...
Gelişimiz teker tekerdi
Gidişimiz cümbür cemaat.

Melih Cevdet Anday

Mart 19, 2007

günün (s)özü 70

Genel anlamda akıl gözü ile TV ekranı arasında iyi bir uyum var ve çoğunlukla televizyonlar birer aptal kutusu olmakla birlikte düşler kutusu da olabilirler.

Ursula K. Le Guin

GSU14

Levi's desem...


Tek kelimeyle Levi's desem...
'the original' diyeceğinizi tahmin ediyorum.
Peki Levi's markası bir tüketici olarak sizde neleri çağrıştırıyor desem?..

- Hareket özgürlüğü
- Alışkanlık
- Kalite
- Rahatlık
- Sağlam
- Sıradışı
- Çeşitlilik
- Her yerde
- Uygun tarz
- Klasik
- Güzel kalıp
- Tasarım
- Gençlik
- Heyecan
- Seks
- Tutku
- Engineer
- 501
...

Bu liste uzar gider. Levi's müşterileriyle duygusal bir bağ kurmayı başarıyor. Asıl önemli olan onlara somut faydalar sunuyor. Tüketicileriniz sizin markanızdan vaat beklemiyor, aldıkları değere bakıyorlar. Değer yönetimi sürecini iyi analiz ederseniz tüketiciniz sizin sadık bir müşteriniz haline gelecektir. O halde markanızı konumlandırmadan önce markanızın hedef kitlenize sağlayacağı somut değerlere tekrar göz atın.
Değer sizseniz, değer sizsiniz...

1 Kampanya 11 Prensip

1. Kuvvetli bir anafikir/mesaj
2. Markayı hedeflenen konuma taşıyabilme
3. Kişisel ilgi uyandırabilme
4. Kişisel bağ kurma
5. Gerçekçi olma
6. Basit, net ve anlaşılır olma
7. Anafikir-marka bağlantısı kurma
8. Her türlü mecrayla bütünleşme
9. Geliştirmeye uygun olma
10. Marka kişiliğini oluşturmaya destek verme
11. Konuşulmaya müsait olma

Mart 18, 2007

günün (s)özü 69

Öğrendiklerini saat gibi yanında taşı ama saati olduğunu göstermek isteyen insanlar gibi ikide bir ortaya çıkarma. Asla her saat başı öten saat kulelerine benzeme. Sadece, biri sana sorduğunda saati söyle.

Yorumsuz I

Pazarlama

Pazarlama'nın Amerikan Pazarlama Derneği'nce 1984 yılındaki toplantısında yapılan tanımı şöyledir: "Pazarlama, kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek mübadeleleri gerçekleştirmek üzere malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir."

Malların üretim yerlerinden satış yerlerine hareketini sağlayan faaliyetler pazarlama içinde düşünülür. Üretim ve pazarlama faaliyetlerini birlikte yürüten bir işletmede bu faaliyetler şöyle sıralanır;

* Belirli mallar için potansiyel pazarı belirlemek.
* İşletmenin üretim kapasitesinin verimli biçimde kullanılmasını sağlayacak talebi yaratmak.
* Elverişli bir dagitim sistemi kurup uygulamak.

Yukarıdaki tanımların sonucunda ulaşılanlar ise;

- Pazarlama beşeri faaliyetleri kapsar.
- İhtiyaçların ve isteklerin doyurulmasına yöneliktir.
- Değişim yoluyla bu faaliyet amacına ulaşır.

Pazarlama, toplumun ve bireyin sosyo-psikolojik yapılarını ilgili bilim dallarından yararlanarak inceleyen ve onların gerçek tutum ve davranışlarını öğrenmeye çalışan, mal ve hizmetlerin tüketicilere ulaştırılmasında kullanılan yöntemlerden de yararlanarak tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına uygun pazarlama uygulamalarının bulunmasını sağlayan bir faaliyettir. Ayrıca pazarlama, yerel, bölgesel ve ulusal pazarların birbirine bağlanmasında rol oynayan faktörlere ilgi gösterir.

Pazarlama kavramının temelini değişim süreci (prosesi) teşkil etmektedir. Sözlük tanımı olarak, pazarlama " iki veya daha fazla taraf arasında gerçekleşen bir değişim/mübadele sürecidir" şeklinde tanımlanmaktadır. Pazarlama aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi üreticilerle tüketiciler arasında yer alan bir ara-yüzey fonksiyonu olarak değerlendirilebilir.Bir ara-yüzey fonksiyonu olarak pazarlama faaliyetlerinin amacı tüketici ihtiyaç ve isteklerine uygun mal ve hizmetlerin, arzu edilen zaman ve mekanda uygun bir fiyatla tüketiciye ulaştırılmasıdır. Ancak, pazarlama bağlamında, değişim olayının gerçekleşebilmesi için belirli şartların mevcut olması gerekmektedir. Buna göre, pazarlama bağlamında bir değişimden bahsedebilmek için, belirli bir ödeme gücüne sahip kişilerin, kendi hür iradeleri ile bir fayda beklentisi içinde (pazarda) diğer kişilerle mal veya hizmet mübadelesine girmesi gerekmektedir. Baskı altında gerçekleşen veya taraflardan birinin karşı tarafa önerebileceği bir değer ifade eden bir şeye sahip olmaması durumunda değişim sürecinden bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Kaynak: wikipedia

Açsam Rüzgara

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaz...
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş, ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.

Orhan Veli Kanık

Mart 17, 2007

günün (s)özü 68

İnsanın kırk yaşına kadar geçen yılları bir kitap, geri kalan yılları da o kitabın eleştirmesidir.

Schopenhauer

Atatürk ve Sinema


'Sinema öyle bir keşiftir ki, bir gün gelecek barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok, dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya layık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz.'

Mustafa Kemal Atatürk

Yalnız

Yanlızlık paylaşılmaz
Paylaşılırsa yanlızlık olmaz
Yanar sobasında
Yalnız'ın üşüyen bakışları
Lambasında karanlığa dönük
Bir ışık titrek sönük sönük
Penceresi dışına kapanmıştır
Kapısı içine örtük
Bir sözde saklanmış bir yalanı
Bir gözde okuduğundan
Bakmaz kendi gözlerine bile

Özdemir Asaf

GSU13

Dönemeç

Bir gündü, hava ılık
Ve cadde kalabalık

Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm , arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
Çarpıldım sendeledim.

Bir gündü mevsim bayat
Ve esmekte hayat.....

Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta , incecik, o kadın var, anladım;
Bir köşede ağladım.....


Necip Fazıl Kısakürek

günün (s)özü 67

İş hayatında en önemli güzel huy, sabırdır. İnsanlar anlatacakları şeyleri dinlemenizi, arzularını yerine getirmezine tercih ederler.

Lord Chesterfield

Mart 16, 2007

Meyve Sabunları



Fuarda en çok dikkat çeken standlardan birisi el yapımı meyveli sabunların bulunduğu yerdi. Manavdan meyve alır gibi, elinize bir sepet alıp elma, armut, portakal yanına biraz da üzüm koyuyorsunuz sonra hediye paketi yaptırıyorsunuz. Birbirinden renkli ve güzel kokan bu sabunlara kayıtsız kalmak neredeyse imkânsız! İtiraf edeyim, ben kalamadım...

Güzellik & Bakım


15-18 Mart tarihleri arasında Lütfi Kırdar-Rumeli Exhibition Center'da düzenlenen 15. İstanbul Uluslararası Güzellik-Bakım Ürünleri, Cihazları-Teknikleri, Kozmetik-Parfümeri Ürünleri Fuarı GÜZELLİK BAKIM 2007 güzellik ve bakım sektörüne yön veriyor. Sunulan son moda ürün ve teknolojilerin yanısıra fuar boyunca düzenlenen seminerler ve uygulamalı panellerle dikkat çekmeyi başarıyor. Makyaj yöntemleri ve etkili tedavi teknikleri de cabası. Zaman ayırıp fuara uğramakta fayda var. İyi eğlenceler!

Mart 15, 2007

Aynalı Bonus



WOMM konferansının hemen başında Garanti Ödeme Sistemlerinden Mehmet Sezgin Garanti Bankası'nın son yeniliğini tüm salona bildirmişti: Aynalı Bonus

'Bu da benden size WOMM olsun, gördüğünüz tüm kadınlara anlatın!' edasıyla seslenen Mehmet Bey'in açıklamasının üzerinden bir hafta geçmeden Aynalı Bonus çalışması otobüs duraklarındaki raketlerde yerini aldı.

Bu yenilik gayet yaratıcı bir çalışmayla karşımıza çıktı. Tabii ki raketlere ayna yerleştirmeyi de ihmal etmediler. Kadınların ilgisini ne kadar çeker kestiremiyorum, fakat bu gelişmeyi ileride kozmetik sektörüne de el atacaklarının bir garantisi kabul edebiliriz. Benim fikrim, bu ilanların çıkış tarihini '8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne denk getirmeleri daha isabetli olurdu. Ancak her şeye rağmen birbirine tıpatıp benzeyen kredi kartları içerisinde 'Aynalı Bonus'un kadın kullanıcılar, hatta metroseksüel erkekler için bir referans olduğunu düşünüyorum. Sırada diğer erkekler var, bekliyoruz...

GSÜ EN 2006 'MARKA'


En güzelinden bir ödül töreni!

En iyiler ödülünü alacak...

En iyiler orada olacak...

kısaca

En iyilerin günü olacak

ve

En güzel günümüze sizi de bekliyoruz...

Dün Sabaha Karşı

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

Özdemir Asaf

'Ortaköysever'

günün (s)özü 66

En güçlü, en akıllı olan değil, değişime en iyi uyan ayakta kalır.

Charles Darwin

Televizyon


Tüketmek konusunda sınır tanımayan insanoğluna, tüketme konusunda yapabileceklerinin sınırlarını zorlaması için sanayi ve teknoloji tarafından verilmiş bir hediyedir.

Tüketecek bir şeyi kalmayan insanoğlunun son varlığı ve hazinesi olan zaman, televizyon sayesinde güzelce harcanabilir, saçılabilir, har vurup harman savrulabilir.

Arada elle tutulur ve işe yarar bir kaç kazanım elde edebilen varsa ne mutludur onlara, ancak genelleme yapıp yukardan bakınca, kumlardaki tuzaklar gibidir televizyon. Sadece batmaya başlayınca zarar verdiği anlaşılan bir çukurdur ve insanı boğana kadar içine çeker.

Bir de bunu bu hale getirenler var, ama sesimizi duyurmamız zaten mümkün değil. Fiziken mümkün olsa bile duymazlıktan gelinecektir.

Teşekkürler spinapubica,

Kaynak: ekşisözlük

Mart 14, 2007

Kitabe-i Seng-i Mezar

1
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.

2
Mesele falandeğildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşm uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar , götürdüler.
Yıkandı , namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

3
Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzgar ki ,
Kendi gitti
İsmi bile kalmadı yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında , el yazısıyla:
"Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı".


Orhan Veli Kanık

günün (s)özü 66

Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!

E.E. Cummings

Petrus Şarapları Konferansı


Tarihi Petrus Şaraplarının konu olacağı konferansta konuşmacı olarak Petrus Şarapları yöneticisi Edouard Moueix'i ağırlayacağız.

16 Mart Cuma Günü saat 13.30 da Galatasaray Üniversitesi Münevver Soylu Salonu'nda gerçekleşecek olan organizasyona katılım serbesttir.

Bilgi için: bilgi@gsuik.org

Not : Konferans dili Fransızca'dır.

Google Hesap Makinası


Google arama alanına 12+24*5 yazıp enter ile sonuca ulaşabilirsiniz. Benzer şekilde üs ve kök işlemlerini de (kök alma operatörünü İngilizce yazmak koşuluyla) yapabilirsiniz. Bunları arama alanına 2^20 veya sqrt(-4) yazarak elde edebilirsiniz. Daha çok işinize yarayacak bir şey ise bir türlü anlayamadığımız birim sistemi dönüşümlerine imdada koşar. 16 feet in centimeters araması size 487.68 cm olarak yanıtı verecektir. Kullandığınız ekranın kaç santimetre olduğunu da bulabilirsiniz. Örneğin 17 inç lik ekran için : '17 inch in centimeters' yazdığınızda 17 inch = 43.18 centimeters cevabını alırsınız.

Mart 13, 2007

Anladım

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda
anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.

Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..

Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği
acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..

''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş
sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..

Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl
ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş
pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün
affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..

Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
sevmekmiş...

Can Yücel

Paradoks IV

Unutursun

Sıradanlık düşmanı
Sadakat yandaşısın
Gözlerin pervasız
Bir ayağın havada
Dolaşır durursun
Gözün arkada kalmaz senin
Biliyorum ben
Sen unutursun
Biliyorum
Unutursun

GSU12

eNSTaNTaNeLeR 5

* Özü sözü birdir bir!

* Hava cıva hayat...

* Bit Dalaşı

* Yarım elma kurdu: Platonik aşk

* Gönül alma yurdu: Dost sohbeti

* Limitli sarhoş

* Oyunbozduran

* Kaçkapkaç

head&shoulders gerillası


Üniversitelerin tuvaletlerine girerek şaşırtan bir çalışma ile karşınızda head&shoulders!

günün (s)özü 65

Günümüz pazarlaması, büyük ölçüde pazaryerinden sanal pazaryerine(siberuzaya) doğru kaymaktadır.

Philip Kotler

Dilimize Sürpriz Yaptık!


Trident Splash 7.5 milyon sakız dağıtımıyla Türkiye'de inanılması güç bir rekora imza attı. Bu dağıtımın 1 milyon üniversiteli ayağını ise Youthrepublic'in üniversite kampüslerindeki elçileri olan Kampüs Marka Yöneticileri gerçekleştirdi. Go Youthrep Gooo!

Trident Splash ile "dilinize sürpriz yapın!"


Dünyanın ilk gerçek sıvı dolgulu draje sakızı “Trident Splash” Türkiye'ye muhteşem bir giriş yaptı.

Cadbury Kent tarafından üretilen dünyanın ilk gerçek sıvı dolgulu sakızı Trident Splash, Türkiye'de satışa sunulmaya başlandı. Türk tüketicisi ile ilk kez 2006 Nisan ayında tanışan dünyanın bir numaralı sakız markası Trident, 2007'ye yepyeni ürünlerle girdi. Dünyanın ilk sıvı dolgulu sakızı Trident Splash, Limon-Çilek, Vanilya-Nane ve Şeftali-Ahududu'lu 3 farklı çeşidiyle Şubat ayından itibaren Türk tüketicileri ile buluşuyor.

Bugüne kadar piyasaya sunulduğu her ülkede bir numara olma başarısı gösteren Trident Splash'in en büyük özelliği, eşsiz bir çiğneme zevki yaşatması. Yaklaşık iki draje büyüklüğündeki Trident Splash, gerçek sıvı dolgusu ve muhteşem iki lezzeti aynı drajede buluşturması ile dilinize sürpriz yaparak, size mutlu anlar yaşatıyor. Trident Splash, üstün üretim teknolojisi sayesinde leziz tadını ve kıvamını uzun süre koruyor.

Mart 12, 2007

GSÜ EN 2006

günün (s)özü 64

Yalnız akıllar zenginliklerini kullanabilir.

Euripides

Ben WOMM diye asıl buna diyeceğim...


Bigumigu'dan Tiryaki konferansı süper özetlemiş, bir daha gitmiş kadar oldum. En ön sırada Özgür Alaz ile birlikte sayfalarca not aldık, çok verimli geçti diyebilirim. Alemşah Öztürk ile Alper Akcan'ın sunumları bence de çok başarılıydı. Dayanamadım, kayda bile aldım. Bir saatlik sunumun videosunu Alemşah'a ulaştırdım, umuyorum ki çok yakında 'Biz Türkler WOMM'a Çoktan Hazırız!!!' başlıklı sunumu canlı izleyebilirsiniz.

Asıl konuya gelelim...

'Gerek katılım, gerek organizasyon olarak ciddi bir problem yaşanmadı; oynak ışıklar ve yerin altından geçen güçlü titreştiriciler hariç. Dışarıdaki bekleme sürelerinde 3sn’lik sonsuz loop müzik, içeride Amelie’nin soundtrack i olduğunu öğrendiğim müziğin loop sayılarını ve gün boyu Davidoff ikram eden ultra uzun bacaklı ablayı saymazsak...' demişsin ya Tiryaki, bilmediğin bir şey daha vardı o gün: Hırsızlık.

Evet, Swiss Hotel gibi kameralarla donatılmış güven konusunda şüphe duymayacağınız bir yerde ciddi bir hırsızlık olayı yaşandı.

İki dizüstü bilgisayar son kahve molasında tereyağından kıl çeker gibi çalındı. Hırsız adayımız elini kolunu sallaya sallaya kapıdan çıktı ve kayıplara karıştı. Tek yapmadığı şey kameralara gülümsemekti. Onu da ileride dersine daha iyi çalışıp yapar herhalde...

O gün orada bulunanlar ya da bulunmayanlar, bir düşünün bakalım. Swiss Hotel'de Mediacat dergisi işbirliğiyle düzenlenen WOMM konferansında eksikler, hatalar ve gözden kaçırılanlar nelerdi..?

Ağızdan ağıza pazarlama kavramını bize sunan yetkililere sesleniyorum, etkisinin ne denli güçlü olduğunun farkında mısınız?


İşte ben WOMM diye asıl buna diyeceğim...

WOMMlandık!


Evet arkadaşlar tiryaki'nin bigumigu özel haber yarışması neticesinde ödül olarak aldığı MediaCat WOMM (Word of Mouth Marketing) Konferansının biletinin günü gelmişti ve gitti de, üstüne bir de haber yaptı.

Swissôtel’ de gerçekleştirilen konferansın aylar öncesinden duyuruları tanıtımları yapılmıştı. Hatta womm ile ilgili olduğu için womm’un dünyada yükselen mecrası olan bloglar aracılığıyla da etkin tanıtım yapılmış, bizler de womm haberleri ile haşır neşir olmuştuk. Bir çok pazarlama bloguna hediye edilmesi için verilen birer davetiye vardı ve bu bloglar konferansı haber yapmış, duyurmuşlardı, üyelerini okurlarını sevindirmişler, farklı bir heyecan yaşatmışlardı.

Hemen ben de bir wom gireyim buraya; konferansın başında Garanti Ödeme Sistemlerinden Mehmet Sezgin söyledi, siz cici hanımlar için aynalı +bonus yapmışlar. Artık aynam diğer çantada kalmış demeyecekmişsiniz, benden söylemesi :)

Gerek katılım, gerek organizasyon olarak ciddi bir problem yaşanmadı; oynak ışıklar ve yerin altından geçen güçlü titreştiriciler hariç. Dışarıdaki bekleme sürelerinde 3sn’lik sonsuz loop müzik, içeride Amelie’nin soundtrack i olduğunu öğrendiğim müziğin loop sayılarını ve gün boyu davidoff ikram eden ultra uzun bacaklı ablayı saymazsak bir womm konferansı şöyle geçti…

Genel olarak bahsedecek olursak; bu bizim womm’un bir derneği varmış Chicago’da meskun, WOMMA (womm association) isimli. Kapital Medya, gördüğüm kadarıyla ülkemizde öne çıkan isimler ile, womm’un tek derneği olan WOMMA dan; George Silverman, Walter J. Carl ve Dave Balter gibi isimleri davet etmiş.

George ben 35 yıldır womm’u anlattım beni dinlemediniz diye yakındı ve 0, 3, 4, 6, uçlu ip ilüzyonu gösterisi ile başladı ve TiVo’dan, dünyadaki bilgi selinden, klasik pazarlamanın sorunun gürültü oluşturmasından klasik pazarlamanın warketing olduğundan bahsetti.

Dünyadaki bilgi seliyle ilgili olarak da çarpıcı bir oran verdi; bugünkü bilgi birikimi, 2050 dekinin %1’i seviyesinde kalacakmış!

İşte bu selden de ayıklayarak, sadece gerekli olanları ele alarak kurtulacakmışız. Womm’da insanlara günlük 5000 gereksiz mesaj yerine, 5 tanıdığından gelen şeffaf, güvenilir, doğru 5 mesaj ile 1000 kat daha etkili bir ulaşım sağlamış olursunuz diyorlar. George -dediğime bakmayın yaşlı başlı adam yani- bana değerli hocam İsmail Kaya’ yı hatırlattı; kendisi Müşteri Bilimi’nden bahsetti. Womm 2.0 dan ise bahsetmemiş olması tuhafıma gitmedi değil doğrusu. “İşin özü karar sürecinin her aşamasını kontrol altında tutmaktır” dedi ve klasiğe geçişin başlangıcını yaptı.

FikriMuhim.Com’dan Renan Tavukçuoğlu geldi ve Türkiye’ de yeni olan konsept “wom bıdısı” uygulamalarından bahsetti. Daha sonra gördük ki; 2001’de kurulan “BzzAgent” –kendisi Dave Balter’ın şirketiymiş- şu an 250.000+ gönüllü wom bıdısı (womm agent) ile birleşik devletlerde geribildirim, söylenti ve deneyim başlatma işi yapıyormuş.

Dave ürününüzün konuşulacak kadar iyi olması gerektiğinden bahsetti ve klasik pazarlamaya bi “geliver” dedi. HERSHEY’S Take5 gofretinin 70.000 wom bıdısı (insan bunlar), 3,1 milyon farklı iletişim ve desteklenen klasik pazarlama bileşenlerinin de desteği ile çok kısa bir sürede ülke çapında inanılmaz satış ve bilinirlik rakamlarına ulaştığını anlattı.

Walter J. Carl ise womm’un bilimsel olarak ölçülebilirliğinden bahsetti ve maalesef ki bize sadece online diyalogların ölçümlemesinden bahsetti. Başlangıçtan itibaren dalga dalga yayılan doğru mesajların satın almaya olan etkilerini grafikler üzerinde anlatmaya çalıştı. Anlattı da kısmen. Fiskars makaslarının scrapbookin ile ilgili olan fisk-a-teers uygulamasından bahsetti ve konuşulma oranını gösterdi, öyleki burada görüldüğü üzere scrapbookin ülkemizde de yayılmış ve herkes FISKARS kullanıyormuş. Benim öğrendiğim kadarıyla offline ortamdaki wom’u net bir şekilde bilimsel olarak tanımlayamıyormuşuz. Pazarlamanın tacı satıştır deyip satış rakamları üzerinden gitmek, George’ un dediği gibi tümüyle yeni midir? Düşünmek lazım. Ayrıca Nazım Aksoy ismini verdi ve ülkenizin dünya çapındaki womm metrik ölçüm bilimcisi olarak tanıttı. Google’ da ilgili bilgiye ulaşamadım.

Sevgili lostpixel (Alemşah Öztürk) ile Alper Akcan’ ın bizlerin doğuştan wommer olmasıyla ilgili inanılmaz eğlenceli ve bilgilendirici bir sunum yaptılar. Şahsi kullanımınız için bu linkten sunumu indirebilirsiniz. Ayrıca Alemşah ile Alper’ in sunumunda bigumuzda uzun uzadıya konuştuğumuz alkolik spider-man i de gördük, duygulandık. Burak Kargın, Alemşah ve Marketellica, ve Tunç da bigumuzdan katılan migularımızdı.

Prof.Dr. Yankı Yazgan (çocuk doktoruymuş kendisi :) da ilgili sunumunu yaptı ve kötü haberin en güçlü wom özelliği taşıdığının üzerinde durdu. Bu sebeple savunuculuğu ve sadakatin birlikte kazanılması gerekliliğinden bahsetmiş oldu.

Son olarak da; Cenk ve Erdem Beyler sundular; esprileriyle süslediler… *

*:overloaded

Not: Bazı sunumlar ve 1-2 foto bu linkte, ama lütfen sadece şahsi bilgilenme için kullanınız, ticari dökümanlarda kaynak belirtiniz.


Kaynak: bigumigu

Teşekkürler Tiryaki...

Mart 08, 2007

günün (s)özü 63

Dünyada okuduğum en güzel kitap nedir diye sordular. "Annem" adlı kitaptır dedim.

Abraham Lincoln

GSU11

Çay


Dünyanın en güzel bağımlılığı. İçmeden geçirilen günler asabi, somurtkan bir ruh haline neden olur. Birkaç farklı çayı harmanlayarak demlemek, ajda bardağından içmek, abartıp günde üç kez demlemek, kahvaltıdan ziyade akşam yemeği sonrasında özel bir törenle sunmak müthiştir. Kokusu, tadı ve eşliğinde dostla güzel sohbet...

Tadına doyulmaz şeylerdir. Kokusuyla sabah sevgiliyi uyandırmak, uyku sersemi bardağına daldırdığı bisküvilerin parçalanışını ve o tatlı suratını izlemek keyif vericidir.

Teşekkürler bree, ne güzel açıklamışsın...

Kaynak: ekşisözlük

İşkolik Deodorant


Nivea işkolikler için güzel bir çalışmayla karşınızda. 'Dikkat! Asansörde çalışma var.' başlığıyla ilk bakışta dikkat çeken ilan, asansör kapılarına yerleştirilerek iş binalarındaki işkolikleri hedef alıyor.

Mart 06, 2007

günün (s)özü 62

Kalitenizin ölçüsü, boş zamanlarınızda ne yaptığınızdır. Medeniyetlerin kalitesi de insanlara sağladığı boş zaman ve bunun kalitesi ile ölçülür.

Irwin Edman

GSU10

Gidin FikriMühim Olun!



Türkiye'nin ilk ağızdan ağıza pazarlama hareketine katılmak istiyorsanız gidin FikriMühim olun!

'Fikirleriniz bizim için önemli. Ama asıl önemli olan, sizin fikirlerinizin yayılması ve insanları harekete geçirebilmesi.

FikriMühim olan herkes gönüllü birer marka elçisidir. Fikirlerinizle bir yandan markaları yönlendirirken diğer yandan onların sözcülüğünü de üstleneceksiniz. Kampanyasına katıldığınız marka hakkındaki tüm yenilik ve gelişmelerden ilk sizin haberiniz olacak, ürün ya da hizmetlerini ilk önce siz deneyeceksiniz.

Deneyimlerinizi aileniz, arkadaşlarınız ve çevrenizdekilerle paylaşacaksınız. Gazete ve televizyonda gördüğünüz yönetici ve patronlar sizi can kulağıyla dinliyor olacaklar.'


Kaynak: FikriMühim
 
Clicky Web Analytics