Üniversitenin tatil olduğu şu günlerde gece kuşu gibiyim tabir-i caizse... Sabaha doğru yatıp, çok geç saatlerde kalkabiliyorum. Sabah güneşini değerlendiremediğim için üzülüyorum. Ancak elimden bir şey gelmiyor, çünkü gecenin kendine has doğasını seviyorum... Sessizliğin dayanılmaz hafifliğini, acı kahvenin kokusunu, müziğin renkli cazibesini ve masa lambamın parıltısını seviyorum...
Benim gibi sabahın alacakaranlığında uyanamayan ve işine-gücüne geç kalanlar varsa; onlar için küçük bir sorgulama yöntemi:
Sabahın alacakaranlığında uyanmak sana zor geliyorsa şu düşünceye başvur: İnsanca bir yaşam için uyanıyorum. Eğer doğuşumun nedenini ve evrene gelişimdeki amacı yerine getireceksem yine de somurtkan olabilir miyim? Yoksa yatmak ve örtüler altında kendimi sıcak tutmak için mi meydana getirildim?
Kaynak: Felsefe Semineri