Taksim meydanında palyaço kılığına girmiş görevli bir adam, oradan geçenlerin Avrasya Maratonu'na katılmaları için ilginç bir yol bulmuş kendine:
- Hiçbir numaranız yok diye üzülmeyin!
Gelin size de bir Avrasya Maratonu numarası
verelim, sizin de bir numaranız olsun!
Bu ne yaaa! Hızla ordan uzaklaştığımı hatırlıyorum...
* * * * * * *
Eminönü ’nde yağmur altında vapur iskelesine doğru emin adımlarla ilerlerken şemsiye satan seyyar satıcının şu sözleri kulağımda adeta yankılanmıştı:
- Ağabeyler! Ablalar! Hasta olmaya değer mi?
Al bir şemsiye! Hayatından, sağlığından
önemli mi? Sadece üç milyon...Üüüüüçççç!
Bay bayan şemsiyeee..!
Kendi kendime muhakeme yaparken, üç milyonla sağlığımın değerini karşılaştırmıştım. Evet, satıcı amca kazanmıştı. Ben pazarlama diye buna derim!