Ocak 11, 2007

İlham Geldiğinde Yazın

Yazarlar sanatçıdırlar. Bazıları aç dolaşır; ama oyuncuların tersine, 5 kilo daha vermek, bir sonraki şovun sergilenmesine yardımcı olmaz. Öte yandan, yazarlığın pek çok avantajı vardır. Yazarlığın diğer mesleklere göre bir avantajı esnekliktir. Neredeyse her zaman ve her yerde yazabilirsiniz. İzleyiciye ihtiyacınız yoktur. Saçınızın düzgün olması gerekmez. Sadece, düşüncelerinizi kaydedeceğiniz bir araca ihtiyacınız vardır: kalem ve kağıt, bilgisayar, kayıt cihazı, vb. Bu kadar! Şimdi yazabilirsiniz.

Siz de benim gibiyseniz, okyanusun üzerinde fırtınaların oluşması misali, fikirler zihninizin içinde güç kazanır; ama orada kalır. Fikirler, dalgalar gibi gelip gider. Başarılı bir yazar olmak için, dağılmadan önce bu fikirleri işlemeniz gerekir. İlham geldiğinde yazın. Bir görüşü, birkaç kelimeyle not alarak saklayabilirsiniz. Fikirlerinize daha çok zaman ayırabildiğinizde, notlarınıza geri dönün. Yapabiliyorsanız, kelimelerin, daha henüz kıvrımlar halindeyken ve hız kazanırken, zihninizden yazı ortamlarına akmasını sağlayın. Onları yakalayın. Ben her zaman zihnimin içinde yazıyorum ve bütün fikirlerimi kaydedemiyorum. Özellikle de araba kullanırken ya da duş alırken aklıma gelenleri. Ama kendimi, mümkün olduğunca, hiç de ilham verici olmayan e-posta okumak ya da fatura yazmak gibi işler yerine “fikir yakalamaya” öncelik vermek konusunda eğittim. İlham geldiğinde, duruyor ve yazıyorum. Bu, aynı zamanda daha etkili; çünkü ilham geldiğinde ateşli bir biçimde yazabiliyorum.

Yazma alanınızı sınırlamayın. Deney yapmak için kendinize izin verin. İçinizden birşey hakkında yazı yazmak geliyorsa, bunu yapın. Nasıl fiziksel sesinizi farklı sesler çıkarmak üzere eğitebiliyorsanız, yazınsal sesinizi de farklı türleri kapsayacak biçimde eğitebilirsiniz. Sesinizi alıştırma yaparak daha iyi hale getirebilirsiniz. Aynı zamanda, kendiniz için daha önce var olduğunu bilmediğiniz ilgi ve tutku alanları bulabilirsiniz. Sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşey hakkında yazmak, kendinizi kayıtsız hissettiğiniz bir konuda yazmaktan her zaman daha iyidir.

Bir yazar olarak, saldırıya açık olduğunuzu bilmelisiniz. Sözleriniz basıldığında, düşünce ve fikirlerinizi dünyaya açmış olursunuz. Eleştiriye ve reddedilmeye açık hale gelirsiniz. Bu, bütün sanatçılar için geçerlidir. Ret ve eleştiri ile karşılaştığınızda, ki karşılaşacaksınız, ders alın ve olgunlaşın; ama cesaretinizi kırmayın. Yazı hayranlığı, müzik hayranlığı gibidir. Farklı müzikler, farklı insanlara cazip gelir. Çok az parça, evrensel düzeyde kabul görür. Uygun dinleyici kitlesini bulmak, başarı için gereklidir.

Bazen oyuncular, kariyerlerini geliştirmek ve ihtiyaç duydukları parayı kazanmak için, ticari reklamlar çeker ya da bunlarda küçük roller alırlar. Benzer biçimde, sizi uykudan kaldırmayan konularda yazma ihtiyacı duyabilirsiniz. Aslında bunlar, uykuya dalmanızı sağlar. Çoğu sanatçı, sevdikleri işi yaparak yaşamlarını kazanma lüksüne ulaşmadan önce ciddi bir bedel öder. Olumlu bir tutum, her tür görevi daha zevkli, sonuçları da daha değerli hale getirir. Sebat ve kararlılık, yaşamını kazanmak için yazmak isteyenler ile bunu yapanları birbirinden ayırır.

Başarılı yazarların, son teslim tarihleri vardır. Bu tarihten önce ilham gelmezse ne yapacaksınız? İlhamı yetiştirin. Kendi başınıza ya da başkalarıyla beyin fırtınası yapın; konuları Web’de, kütüphanede ya da bir kitapçıda araştırın; kitap ya da gazete okuyun; yürüyüşe çıkın; hatta mola verin. Zihninizi temizlemek, yeni fikirlere yer açabilir. Bütün bu yöntemler başarısız olursa, basitçe oturun ve yazmaya başlayın. Sanatçıysanız, sözcükler akacaktır. Bazılarının sonsuza dek silinmesi gerekecek; bazıları yayımlanma başarısı gösterecektir. Muhtemelen, birkaçı da her daim var olacaktır.


Yazar: Mary Jesse
 
Clicky Web Analytics