Şubat 12, 2007

Hayat ve Seçim

Yağmur yüklü bir New York gecesinin sabahıydı. Yorgun ayakları onu, evinin üç sokak aşağısındaki Central Park'a götürdü. Geceye inat, güneşli bir sabahtı. Şehir henüz tam olarak uyanmamıştı. Kendini, ilk gördüğü bankin üzerine attı. O günlerde, içinde bulunduğu ağır düşüncelerden bir türlü kurtulamıyordu. Bu aralar sürekli geçmişi ile hesaplaşıyordu. Akıp giden 65 yılın hesabıydı bu. Hızla düşünceleri maziye kaydı, aklına gelen ilk şeydi; yaptığı seçimler.

Hatırladı; çocukken bir spor dalı seçmesi gerekiyordu. Ailesi seçimi ona bırakmıştı. Seçmek için bir karar vermesi gerekiyordu. Ya basketbol oynayacaktı, ya futbol, ya da iyi bir yüzücü olacaktı...

Olmadı, hepsini istedi, hiçbirinden vazgeçemedi. Yıllar geçtikten sonra gördü ki bu üç spor dalında da iyi ama, hiçbirinde profesyonel değil. Ne ünlü bir futbolcu olabildi ne basketbolcu ne de ödülleri olan bir yüzücü... Bu spor dallarından hepsinde de iyidi ama, kimse tanımıyordu onu.

Başarılı olmak için her şey değil, bir şey gerekiyormuş. Başarı, bir vazgeçişmiş; bir şeyi alabilmek için diğerlerinden vazgeçmesi gerekiyormuş. O hiçbirinden vazgeçememişti.

Üniversiteye girişte de bir seçim yapması gerekiyordu. İstediği birçok bölüm vardı. Sadece birini seçmeliydi. Okulu bitirdiğinde, hala kafasında seçmediği diğer bölümler vardı.

Evlilik sadece birisi için karar vermek ve diğerlerinden vazgeçmekti. İşte o, evlenirken bunu düşünmeden evlenmişti. Evlendikten sonra, başka kadınlar da oldu hayatında. İçlerinden bazılarını daha çok sevmişti; ama ne onlardan birinde, ne de karısında karar kılmıştı. Yıllar sonra, şimdi yapayalnızdı... Ne karısı yanındaydı, ne de diğerleri...

Keşke birini gerçekten seçebilseydi ama, yapamadı. Almak için bırakmak gerektiğini düşündü. Hayatı boyunca yapacak çok işi olmuştu ve hepsini yapmayı istemişti.
 
Clicky Web Analytics