Ağustos 22, 2007
Ay
Binlerce yıldır şairlerin, mistiklerin ve tanrıçaya tapanların malzemesi olmuştur. Ufak bir gümüş diliminden, şişman hasat ay'ına; oradan uçsuz ve zengin karanlığa göklerimizde yaptığı yolculuk, doğrusal dünyamızdaki döngüsel bir sırdır ki insanlar ay'ı hep izlemiş ve gözlemişlerdir. O, kutsallığı, gizemli dişiyi, kadının kendi düzeni ile olan ilişkisini; değişken, akışkan ve alışılmadık olan her şeyi simgeler.
Ay'ın esrarı, şüphesiz tüm uygarlıklarda çözülmeye çalışılmış ve farklı inanışları ortaya koymuştur. Kutsal Hint metinlerinde ruhların ölümden sonra ay'a döndüğü yazılmıştır. Aynı iddia daha sonraları Ortik mezhepleri tarafından da söylenmiştir. Perslerde kendisine, "sevgisi her şeyin icine işleyen"; Sioukslarda ise "hiç ölmeyen yaşlı kadın: Metra" denmiştir.
Dönemlerin en çok kabul gören ortak fikri ise: O, şekil değiştirici, baş döndüren, aldatıcı ve çekici etkisiyle cazibenin kraliçesi ve ruhların cennetidir.
Teşekkürler wicca...
Kaynak: ekşisözlük