Mart 16, 2009

Reklam ve Paradoks I

Reklamları paradoksal açıdan hiç düşündünüz mü?

Geçenlerde 2003 yılında yapılan bir araştırmayı okudum, 1 Ağustos-31 Ağustos 2003 tarihleri arasında yayınlanan reklamlar ‘reklam-paradoks’ bağlamında incelenerek dosyaya eklenmiş. Önce paradoksun ne olduğunu, çeşitlerini ve tarihini anlatıyor. Sonunda incelediği reklamları değerlendiriyor. Belki kafamıza takılan bazı soruları bu mantık çerçevesinde cevaplandırabiliriz.

Biliyoruz ki reklam kimi zaman abartmaya, gerçeği farklı yollardan göstermeye ya da hayal dünyasına başvurabilir. Hedef kitlenin dikkatini ve ilgisini çekip onları ikna etmek için yaratıcılığın tüm sınırları zorlanır. Ancak bazı haller vardır ki, tüketicinin aklı karışabilir. İzleyici ya çelişkiye düşer, saçma bulur; üründen soğuyabilir, marka hakkında olumsuz konuşabilir ya da sadece boş verir. Bu riske girmemek için reklamlardaki paradoksal noktalara dikkat çekmek istiyorum.

Şu kısım özellikle önemli: Toplumsal anlamda 'Foucault'a göre modern dönemin paradoksu, bireylerin özgür irade sahibi olduklarını düşünmelerine rağmen aslında programlanmış seçeneklerle karşı karşıya kalmalarıdır.'

Tüketici(birey) olarak özgür irade sahibi olduğumuzu düşünüyor muyuz, yoksa müşteri(birey) olarak programlanmış seçeneklerle karşı karşıya mı kalıyoruz? Foucault, öngördüğü bu paradoksun toplumsal anlamda modern döneme ait olduğunu söylüyor.

Modern toplum yaşadığı bu paradoksun farkında mı, yoksa bu sadece sosyolojik bir söylemden mi ibaret?

Bu görüşün ardından Prof. Dr. Osman Özsoy'un ‘Önce dilenci sandılar sonra utandılar...’ başlıklı yazısını okuyup değerlendirirseniz, pazarlama(ekonomi) ve toplum(antropoloji) arasındaki bu ilişkiyi deneysel anlamda daha iyi görebileceğinizi umuyorum. Ayrı konular gibi duruyor ama bence hepsi birbirini gerektiriyor.

Paradoksa değinen yazılar devam edecek...
 
Clicky Web Analytics