Mart 01, 2007
razüye ile hayrü
giçenlerde sıradan bi bazar günümü romantük bi gonsepte sokmak üçün razüyemü alup gırlara addum kendümü. belgırat ormanlarunda pol pol oksüjen solumak istedük. razüyemün bek de hoşuna giddü ağaç mağaç ortamu. etrafuna bakındu durdu bi süre garibüm. guşların cıvultusu, böcüklerün hışurtusu içünde goştuk durduk. bi o yana, bi bu yana bi de öte yana salduk bünyeyü. teslüm edüverdük beyüncüklerimüzü doğaya. denge nüyüm galmadı tabiğ. yadduk, uzanduk çümlere. razüyemün, biricüğümün gulağuna aşşg diyolar ya hanü, hah işte ona benzüyen şarkular çığırdum. seviyom seni didüm. ekmeğemi duzlara banup banup seviyom senü bidenem didüm. bu ne hayrüm fıddırdınnı sen didi. anlamadu aşgum; amma benü sevdüğünü bellü edüyon ya yiğidüm o yiter bağa didi. ben durur muyum buğun üzerine divam itme gararı aldum. anluyacağunuz gayışlaru gopardum oğan! banup yer gibü. muslukdan su içer gibü gız didüm. yine anlamadu hayrüsünün o anlamlı sevgü sözcüklerünü… tabüat ananun verdüğü coşguynan sağa sola zuplaya zuplaya bağurdum, haykurdum aşşgumu yüce dağlara… gözlerümü açduğum anda bi de ne göreyüm! lafın doğrusu göremeyüm? razüyem gaçmuş gidivermüş yanumdan. dimek kü aşşgu anlatmak üçün kipar biyfendüler gibü olmak lazummuş...