Mart 28, 2007

Deniz


Üzerine onca şiir yazılan, yazılmayanlarında bile ilham kaynağı olarak bir şekilde var olan yerdir deniz. Kim inkar edebilir hepimizin bir balıkçı; hepimizin bir dalga, fırtına, deniz yıldızı olduğumuzu...

Deniz sonsuzdu, sonsuzlukta kucağında olmak istediğimiz, düşlere dalıp gittiğimiz anlarda... Yaralarımıza "ölü bir albatros olmak" istediğimizi yazmadık mı? Sevgililerimiz bir görünüp, bir kaybolan, ulaşılmazlığın ve imkânsızlığın sembolü deniz kızları değil miydi? Güneş bile gömülmek için denizleri seçerdi hem hep... Ve "deniz saçlı çocuk" olduğumuz günleri nasıl da unuttuk?

"Sen hür adam, seveceksin denizi her zaman" demişti Baudelaire...
"Ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum dalgalar" demişti Rimbaud...
"Ben deniz değil miyim?" diye sormuştu Seferis "sahnede" şiirinde...
Can Yücel'in martıları sokak çocuklarıydı denizin...
Yurdundan uzak bir Nazım vardı ki; "öleceksem denizde ölmek isterim" derdi hasretle, hüzünle...
Dert yanardı Ritros, "denize bakmadan yazıyorsam eger, titrer kalemimin ucu" diyerek...

Ve yine Baudelaire'in dediği gibi: "deniz aynamız bizim..."
Bir hüzün dalgası ki deniz, göz yaşlarının birikmiş haliydi belki...
O yüzden tuzluydu suları...
Bir okyanus esintisi, bir med cezir yalnızlığı...
Deniz... Hayata dair her şeyin bir nevi özeti...


Teşşekürler yellow sana...


Kaynak: ekşisözlük
 
Clicky Web Analytics