Rakı tekelinin ortadan kalkması sonucu özel sektörün canlanmasıyla piyasaya sürülen yeni markalar hareketli bir dönem yaşıyor. Bunlar arasında akla gelenler Yeni Rakı, Tekirdağ, Fasıl, Efe, Burgaz, Mercan, Ata…vb rakıları pazarda kendilerine yer bulabilmek için önce tasarımlarında farklılaşmayı denediler, ardından rakı içirmeye yönelik ilanlarla tüketicinin kalbine ya da midesine girmeye çalıştılar sonra sitelerinde, sinemalarda ve uygun olan mecralarda gösterime geçtiler.
Reklam filmi olarak ilgimi çeken Fasıl Türk Rakısı ve Efe Rakı reklamlarından Efe’yi Fasıl’a göre daha özendirici ve akılda kalıcı buldum.
Fasıl’ın reklamlarını film festivalinde izleme fırsatını yakalamıştım. Çalgılarını konuşturan çalgıcıların hali gerçekten hoştu. Zaten daha yumuşak bir içimi olduğu söylenen ve hedef kitlesi gençler olan Fasıl’ın hedeflediği kişiler de sinemaya gelen film severlerdi. Ancak; 'fasıl' üzerinden giden konseptin nereye kadar süreceği aklıma takıldı. Türk rakı severler her türlü eğlencede ya da türlü dertlerinde rakı içebilmektedir. ‘İlla fasıl olsun’ yerine; ‘müzik olsun, rakıya uysun’ mantığında olan benim gibi bir sürü genç tanıyorum.
Diğer yandan; Efe reklamına gelirsek, Efe Rakı’nın Avrupa’ya gönderilen İngilizce filminde ‘The white magic of İstanbul’ ifadesi kullanılıyor. Türkiye’de ise Avrupa için uyarlanan filmde olduğu gibi yavaş seyreden bir müzik eşliğinde suyun içine aktarılan rakıyla birlikte oluşan lale, çalgıcı, hisar, Kız Kulesi, oryantal dansçı figürlerinin ardından dış ses bu kez ‘Güzel rakının farkı’ ifadesini kullanıyor. Genel rakı içerlere uygun hitap ederek, gözleri rahatsız etmeden, aksine esnek figürlerle hayranlık uyandıran ve müziğin ritmine rakının kendisiyle ayak uyduran efelenen bir rakıyla karşımıza çıkıyor. Yapım olarak da daha kaliteli geldi.
İki reklam filmi de prodüksiyon ve yaratıcı fikir açısından başarılı.
Karşılaştırma yaparsak; içimlerini bilemem ama ben Efe’yi Fasıl’a tercih ederdim…