Mayıs 23, 2006

Büyük reklam küçük reklamı yutar mı?

Büyük balığın küçük balığı mecazen yutmasıyla ilgili bir Afrika atasözü şöyle diyor;

Sular yükselince, balıklar karıncaları yer...
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer...

Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir.
Çünkü kimin kimi yiyeceğine "suyun akışı" karar verir...


Yazıya böyle bir alıntıdan başlamamın sebebi büyük bütçeli reklamlarla küçük bütçeli ama büyük fikirli reklamları karşılaştırma imkanı tanımasıydı.

Suların yükselmesini reklam sektörünün büyük bütçeli işlerle ilerlemesi olarak varsaysak…
Suların çekilmesini de reklamcılıkta yaratıcılığın hüküm sürdüğü bir devir olarak ele alsak…
Markalara bugünkü gücünü ve üstünlüğünü onlara veren tüketicilerin değerini anlasak…
Kimin neyi, nasıl yiyeceğine karar vermesine küçük reklamlarla yardımcı olsak…

Daha iyi olmaz mıydı..?

Ülker Golf dondurmanın reklamını izlediğimde kafamı kurcalayan ilk şey ‘neden bu kadar para ve çaba sarf edilmiş bu reklam filminde?’ oldu.

Koşuşturan dansçılar, rengârenk mekanlar, hayatı dondurmayan insanlar…
Tamam her şey çok güzel de; bu coşkuyu yaşamak, hayatı dondurmamak için neden Bravo?

Sanki bir dondurma aldırma kampanyası gibi geldi bana, çünkü rakibinin elinde bir güç var ve bunu yok sayıp dondurmaya talep yaratmak için büyük bir kampanyaya girişiyorsun. Sonunda ise hayatını dondurma alarak güle oynaya koşup dondurma satın alan insanları elde ediyorsun.
Ancak hangi dondurma? Kampanyanın belirlemiş olduğu konsepti ne yazık ki rakibe hizmet ediyor.

Ülker markası; Biskrem, Hanımeller, Kremini, Albeni, Cafe Crown..vb gibi ürünlerinde yakaladığı basit ama kalıcı fikirlerini neden Golf dondurmaları için de denemiyor, merak ediyorum.

Rakibin ekmeğine yağ sürmesi bir yana rakibin de işine gelecek işler çıkartılıyor; yani herhangi karşı bir stratejinin uygulanmasına gerek kalmıyor.

Büyük reklamlar şimdilik küçük reklamları yutuyor gibi görünse de suların çekildiği gün küçük reklamlara büyük işler düşecek gibi görünüyor.
 
Clicky Web Analytics