Mart 07, 2008

Telefon

“Telefona baktım, ne bakıyorsun ters ters dedi telefon, bugün ben yokken hiç aradı mı dedim, aramadı dedi. İyi dedim, hem senin cep telefonun var, arasa oradan arar dedi. Haklısın ama dedim, nedense beni evden de arasın, evde olmadığımı bile bile arasın, sonra cep telefonumdan arasın, evden aradım bulamadım desin, evden aradım bulamadım derken, o ev lafını evimiz gibi bir vurguyla söylesin, benim içim ısınsın, sanki o benim kadınımmış sanayım, aldanmış olmama boşvereyim, hayal ettiğimi gerçek sanayım, mesela bana kaçta geliyorsun desin, mesela falanca saatte diyeyim, o saate kadar saniyeleri sayayım, saniyeler benim sabırsızlığımı saysın, mesela ona; saatimi sattığım parayla bir demet sarı gül alayım, o bana saatini neden sattın demesin, eylül rengi gözleriyle baksın, gülün sarısı gözlerinde yankılansın, gözleri öpüşlerimde kapansın, mesela kahverengi kahverengi sevişelim, eflatun eflatun kanayalım, mavi mavi konuşalım, mesela gelirken rakı getir desin, buz var mı acaba diye de mırıldanarak düşünsün, üşüsün, acıksın, ağlasın; ısıtayım, doyurayım, güldüreyim, mesela ellerine bir çaresizlik gibi döküleyim, onun için ekmek parası kazanayım, çaresizliklerimdeki bütün şimdiki zamanları öldürsün, mesela alnımı öpsün, dudaklarımdaki bütün aşk cümlelerini çürütsün, ben yeni cümleler kurayım, kuramazsam da götürüp beni dar-ül aceze'ye bağışlasın...”

Ugur Özakıncı
 
Clicky Web Analytics