Mart 30, 2008

İstanbul


Bünyenizin size sağladığı her hisse karşılık veren şehir.

Öyle bir şehirdir ki, sizi sizden alabilir. Gün gelir yüzünüze vuran bir yağmur damlasıyla hatırınızda canlanır, gün gelir burnunuzun aldığı bir Haliç kokusuyla...

Yağmurun şehridir İstanbul. Yağmurları alıp götürür sizi, kilometrelerce yürütür bir semtten ötekine. Gözünüz göremez bir daha başka bir yağmuru, başka bir sevdaya tutulamazsınız.

En büyük sevdanızdır İstanbul, bırakamazsınız onu. İzmit'te yediğiniz pişmaniye tadı bırakır bünyenizde, günbegün... Yaşasanız da olmaz, yaşamasanız da. Kendinizden koparamadığınız yariniz gibidir, yüzünüze hiç dokundurmuşluğunuz olmayan bir kır çiçeği gibidir.

Nazlıdır İstanbul. Sevdikçe şenlenir, kırıldıkça sırtını gösterir. En büyük hüzünleriniz, en büyük sevinçleriniz onunladır, ondandır. Sizi siz yapan odur da, bilemezsiniz, söyleyemezsiniz... Sabahın ilk ışıklarıyla gözünüzde canlanır, aydınlığın coşkusuna kapılmış bünyenizi sarhoş eder.

Her gün yeni bir aşk doğurur İstanbul. Tekrar ve tekrar yaşanan bir aşktır ondaki, bitmek tükenmek bilmeyen bir çeşmedir, aşkın çeşmesidir. En güzeli ve kötüyü gösterir size, dokunduğunuz her çiçekte onu görürsünüz. Dolmabahçe'nin kapılarını, Kız Kulesi'nin ihtişamını, yedi tepenin her birini... Gözlerinizi kaparsınız, onu görürsünüz. Farkedersiniz ki herşeyiniz İstanbul, İstanbul herşeyiniz...

Bitmek tükenmek bilmeyen bir sevdanın türküsüdür İstanbul, içimizde ve dışımızda...

Teşekkürler liquid...

Kaynak: ekşisözlük

Fotoğraf: Tevfik Başer
 
Clicky Web Analytics