Yazmayayım dedim x 27, ama sonunda caydım, yazacağım.
YSK, yani Yüksek Seçim Kurulu, propaganda için, televizyon ve radyo kullanımını, metro, otobüs kamyon, tır üzerleri kullanımını haftalar önce yasakladı. Cep telefonu kullanımını da yasakladı. Gazete, dergi, internet kullanımı serbest. Açıkhava mecraları, yani durak billboard falan, fırsat eşitliği (!) esasına göre, talep edenlere eşit olarak dağıtılacakmış. Hayır efendim, tahsis esasına göre, yani şu partiye şu kadar tahsis ettim, istemiyorsan öbürleri alır demek. Nitekim de öyle olmuş. Eşitlik falan yok. Duvar panosu kullanımına karışmıyor kendileri. Özeti bu.
Birkaç hafta sonra Türkiye’nin geleceği tayin edilecek. Kim tayin edecek? Millet! Ve o millet, en etkili haber alma kaynaklarından resmen mahrum bırakılmış durumda. O milletin, belki de televizyon ve radyoya en çok ihtiyaç duyacağı dönem, bu dönem. Ama, durum; anti-demokratik bir seçim ortamı. Özeti bu.
O demokrasi sözcüsü, demokrasi gözcüsü, demokrasi özcüsü medyada konuyla ilgili
bir iki satır yazı. Atsana manşeti, “YSK’dan siyasi partilerin kafasına çuval!”
Haklı olarak, sizin sektör kuruluşlarından ne haber diyeceksiniz.
Bizimkiler, Reklamcılar Derneği, “elma”ya konsantre olmuş, en önemli icraat bu.
Reklamcılık Vakfı ile IAA ise yaz tatilinde herhalde.
Hadi geçmiş olsun.
Ali Taran
Temmuz 2007