Oyunculukta bir kavram vardır : Mış Gibi Yapmak. Doğaçlama çalışmasında bir bardak su içen bir kişiyi canlandıran tiyatro oyuncusu çevresinde bardak (aksesuar) bulamazsa elinde bardak varMIŞ GİBİ oyununa devam eder, yani “mış gibi” yapar. Eğer sahnede partneri ile sevgili rolünü oynuyorsa az önce kavga etmiş bile olsalar, birbirlerinin gözüne sevgi ile bakarlar. Karşısında ayna varMIŞ GİBİ saçlarını tarar, içinde şarap varMIŞ GİBİ kadehi ağzına götürür, sakatMIŞ GİBİ topallar...
Bir oyuncu, bunu ne kadar doğal yapabilirse o kadar iyi bir oyuncudur. Eğer seyirci onun elinde bardak olduğuna inandıysa oyuncunun bardak kullanmasına gerek bile yoktur artık. Sıradan eski püskü bir masayı bir ziyafet sofrası olarak gösterebilir, yediği ekmeğin pasta olduğuna seyirciyi inandırabilir.
Bazen ülkemizdeki firma yöneticilerinin oyuncu olmayı çok istediklerini düşünüyorum.
Oyunculuk için önemli bir durum olan “mış gibi” yapabilmek iş dünyası için geçerli değildir. İş dünyasında yapılmaması gereken bir davranıştır bu. Bir düşünsenize çevrenizde böyle yapanlardan bugüne kadar çektiklerinizi:
• Tabanı delinen ayakkabınızı götürdüğünüz mağazada “sorununuz en kısa sürede çözümlenecektir” diyerek sizi rahatla evinize gönderen satış sonrası servis yetkilisi sizi haftalar boyunca aramaz, siz arayınca da ilgili kişiye ulaşana kadar 3-4 ayrı kişiye derdinizi baştan anlatmak zorunda kalırsınız.
• Aydınlık girişi ve ferah ortamı ile lüks bir restoran olduğunu düşündüğünüz mekana bir müşterinizi götürdüğünüzde kaloriferin “az müşteri var” diye yakılmadığını görürsünüz ya da istediğiniz masaya oturamazsınız (çünkü o masa dört kişiliktir, gariptir ki sizden sonra gelen bir çift oraya kimse müdahale etmeden oturabilir)
• İş seyahati için şehir dışına çıkarken bilet aldığınız otobüs firması 45 dakikadır beklemenize rağmen bir türlü gelmez. O anda hemen karşınızdaki duvarda şöyle bir yazı görürsünüz : Değerli yolcumuz, bize emanet ettiğiniz zamanınız bizim için çok değerli, sizi söz verdiğimiz saatte gideceğiniz yere ulaştırmak temel ilkemizdir.
• Yurtdışından gelen önemli müşterinizi yerleştirdiğiniz lüks otelde müşterinizin odasındaki klima bozuktur, banyoda yerler ıslaktır, kaldığı koridorda çocuklar koşuşturup gürültü yapmaktadır. Elbise dolabına dokunduğunda dolabın kapısı yerinden çıkar.
• İşe giderken çocuğunuzu emanet ettiğiniz lüks görünümlü, iyi reklam yapan kreşte bazen çocuğunuzu dövdüklerini, öğretmenlerin koridorlarda yüksek sesle tartışarak çocuğunuza kötü örnek olduklarını öğrenirsiniz.
• Kurumsal bir firmada çalışmaya başladığınız için sevinirken yanınızda çalışan iş arkadaşınızın genel müdürün akrabası olduğunu ve sizinle aynı pozisyonda olmasına rağmen neredeyse iki katınız maaş aldığını öğrenerek tüm motivasyonunuzu kaybedersiniz.
• Uzun süre garantili olduğuna güvenip biraz da fazla para ödeyerek aldığınız üründe garanti süresi boyunca çıkan tüm problemlerin garanti kapsamı dışında olmasına şaşarsınız, daha sonra öğrenirsiniz ki bu ürünü kullanan tüm arkadaşlarınız da aynı sıkıntıları çekmektedirler.
vs vs vs…
“mış gibi” yaparak müşterilerin kendisini tercih etmesini sağlayan bazı firma yöneticileri müşteri sayılarının arttığını gösteren raporlara sevinerek aslında kendilerini kandırırlar. Çünkü, “mış gibi” yaptıklarını anlayan müşteriler, sadece bir daha oraya uğramamak ile kalmaz, kandırıldıklarını düşündüklerinden tatmin olmayan herhangi bir müşteriden daha fazla tepki verirler; arkadaşlarını vazgeçirirler, aleyhinizde mail gruplarını mail atarlar, mevcut müşterilerinizi etkilemeye çalışırlar...
Tiyatro sahnelerinin aksine, gerçek hayatta yapılması gereken dürüst olmaktır. Ancak, “mış gibi” yapacağınız şeyleri sakın unutmayın, onları gerçekten hayata geçirirseniz yani dediğinizi gerçekten yaparsanız müşteri sayınız da, müşteri memnuniyetiniz de, müşteri sadakatiniz de artacaktır.
İsmail Can Törtop
PlusValue