Ekim 15, 2006

Reklamarası: Bir fıkra...

Adamın biri ölmüş ve cennet ile cehennem arasındaki kapıya gelmiş. Bakmış, insanlar bir meleğin oturduğu masanın başında kuyruğa girmişler, eh bizim adam da girmiş. Sıra ona geldiğinde melek şöyle demiş:

- Senin gibi iyi ve doğru yaşam sürmüş insanoğullarına şöyle bir güzellik yapıyoruz. Cennet ve cehennem arasında bir tercih şansı veriyoruz; dilersen cennete dilersen cehenneme gidebileceksin.

Adam da, "elbette ki böyle bir durumda cenneti seçerim" demiş. Melek ise "acele etme, önce bir gör istersen, sonra karar ver" demiş. Adam da razı olunca melek parmağını şıklatmiş. Şıklatmasi ile de kendilerini cehennemde bulmuşlar. Adam hayretler içinde, cehennemin aslında bildiklerinden son derece değişik bir yer olduğunu farketmiş. Eee, nasıl farketmesin, şamata gırla, kadınlar çok güzel ve hepsi emirlere amade, yiyecek ve içecekler tepsilerde sunuluyor ve hiç bitmiyor, aklina gelen her türlü eğlence ve çılgınlık gerçekleştirilebiliyor.

Bunları görmesinin hemen ardından, melek "istersen bir de cenneti gör" diyerek parmağını bir kez daha şıklatmış. Adamımız bir de bakmış ki, dünya üzerinde bile tahammül edemeyeceği, gerektiğinden fazla sessiz ve sakin, ortalıkta bir iki kuzu ve çimenlerin olduğu, başka hiçbir şeyin olmadığı bir yer.

- Eh, doğal olarak ben bu durumda cehennemi seçiyorum, demiş.

Melek ise "son kararın mı?" diye sorup onayı aldıktan sonra peki diyerek elini çırpmış ve adamı istediği gibi cehenneme yollamış.

Adam aniden kendini kaynayan kazanın içinde bulmuş ve bağırmaya başlamış : "Bana vadettiğiniz bu değildi ki ama? İmdaaat, kurtarin beniiii".

Bunun üzerine meleğin kafası cehennemin gökyüzünde gözükmüş ve şöyle demiş: "Eh, ne yapalım, onlar reklamlardı...’’
 
Clicky Web Analytics