Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu, Zaman gazetesindeki yazısında jürilik yaptığı Uluslararası Reklamcılık Derneği IAA'in düzenlediği üniversiteler arası reklamcılık yarışmasındaki dikkat çekici izlenimlerini aktarmış. Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bir ülkede, gençleri anlamanın yolu onları dinlemekten geçiyor. Buyurun!
Eğlence varsa ben de varım orada!
Uluslararası Reklamcılık Derneği IAA'in 12'ncisini yaptığı üniversiteler arası yarışmanın jürisindeyim. 25 üniversiteden 62 takımın katıldığı bu yılki yarışmanın konusu; 2010 İstanbul Kültür Başşehri projesinde çalışacak 200 gönüllü üniversiteliye ulaşmak. Önce 62 işi 13'e indiren ilk aşamayı geçtik. Sonra da jüri üyelerinin tamamı, ki içinde 2010'un iletişim ayağında görev yapan iki yetkili de vardı, sunumları dinledik.
Finalde öğrenciler bir anlamda kendi yaşıtlarına nasıl ulaşılabileceğini anlattı. Gençlik pazarıyla ilgilenenler duyurulur:
HAYDİ bizim kuşağı bıraktım, kuşaklar arasındaki fark yani 10'lu yaşlarını sürenlerle 20'li yaş arasındaki uçurum yabana atılır cinsten değildi.
BU farklar daha çok hayata bakışta ve olaylardan beklentilerindeydi. Her etkinlikte mutlaka eğlence var mı diye bakıyorlar, olmazsa burun kıvırıyorlardı.
HAVALI olmak için havalı etkinliklere katılabilirlerdi ama bu konuda da çok seçkinciydiler.
MADDİ getirisi olmayan etkinliklerde gönüllü olmayı istemiyorlar, mutlaka karşılığını istiyorlardı.
DAHA çok sanal bir dünyada yaşıyorlar ve kendilerine ağırlıklı olarak buradan ulaşılması gerektiğini söylüyorlardı. İşte bu dünyanın da kuralları ve dinamikleri vardı. Bazılarına bakamadığım bazı absürd videolar ve görseller çok popülerdi. Gençlere ulaşmak isteyenler bu görsel imgeleri kullanmalıydı.
KAMPANYA toplam 1.000 başvurudan 200 gönüllü istiyordu, zaten yarışmaya katılanların sayısı bu kadardı. Bu kadar zahmete ne gerek vardı? Onlar gönüllü olsa başkaları gelmese de olurdu!
28 MAYIS 2009'da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde yarışmanın kazananları açıklanacak. Kazanan işlerin fikirleri çok iyiydi ve ben en azından bunun için umutlanabilirdim.
Günseli Özen Ocakoğlu