Şubat 27, 2009
günün (s)özü 441
Duşa giren herkes mutlaka bir fikir üretmiştir. Ama farklı sonucu sağlayabilen kişi, duştan çıkıp kurulanan ve o fikir doğrultusunda bir şeyler yapan kişidir.
Nolan Bushnell
Atari'nin Kurucusu
Nolan Bushnell
Atari'nin Kurucusu
Şubat 26, 2009
Kabalcı'da bir çocuk
...
neden para veriyoruz?
satıyorlar da o yüzden.
neden satıyorlar?
para kazanmak için.
anladım(?)
hadi aşağı inelim.
neden aşağı iniyoruz?
...
neden para veriyoruz?
satıyorlar da o yüzden.
neden satıyorlar?
para kazanmak için.
anladım(?)
hadi aşağı inelim.
neden aşağı iniyoruz?
...
Eşek
İnsanoğlunun hayatında birçok kere yer edinmiş sevimli canlılar.
Teknolojinin gelişimi ve maddi imkanların belirli ölçülerde genişlemesi faktörleriyle artık köylerde yavaş yavaş kullanımından vazgeçiliyor. Traktörler ve hatta motorsikletlere karşı koyamasa da, bedenine inat kaldırdığı ve taşıdığı yükler hep ilginç gelmiştir. Yüklersin sırtına ne var ne yoksa, "deh" dersin yürür gider zavallımlar. Ha öyle artislik yapıp, "ben taşımam kardeşim" havası yoktur bunların. Bu anlamda aslında iyi dosttur bunlar, zor durumların kurtarıcısı gibiler. Yere yatıp debelenişleri ise bambaşadır. Çocuk gibi olurlar, yuvarlanır dururlar. Öylesine sessiz, sakin ve ne istesen yapar gibisinden bir havaları var ki; belki de biraz itilip kakılması bu yüzdendir.
Evde beslenen canlılar dışında, hayatımıza direkt veya dolaylı yollardan en çok giren canlıdır. Hiç eşek görmemiş bir çocuk, merhum Barış Manço'nun "Arkadaşım Eşek" sözüyle tanır bu canlıları. Çocukluk yıllarında bu melodiyi dinlemeyen çok azdır sanırım. Ve tabii Nasreddin Hoca'mızın ters binişiyle akıllarda yer edinmişlerdir. Çocukluk yıllarında hayatımıza girip, çocukken edilen küfürlerin baş aktörleri oluverirler. Arkadaşına "eşek" der çoğu çocuk. Tabii bu büyüdükçe "eşekoğlueşek" halini alır. Taa o yıllarda dillere yapışmıştır bir kere ve hep böyle kalmıştır bu.
Ebeveynlerin evlatlarına "eşek kadar adam oldun" ve "eşek herif" deyişleriyle bazen bir sitem olarak karşımıza çıkarlar. Bunun tam tersi olarak, gözleri güzel olan birisine ise "eşek gözlü" sıfatı yakıştırılır. Böylesi benzetmelerde rol almaları ilginçtir tabi. Bir tarafta yerme, diğerinde ise övme olarak isimleri geçer. Hal böyle olunca, ister istemez eşeklerle bir duygusal bağlantı kuruluyor sanki. İnsan hayatına bir girişleri vardır ve öyle ya da böyle yaşam boyunca karşımıza çıkarlar.
Kullanım alanları ve marifetleri say say bitmez. Tabii bu canlıları sucuklara ve fantezilerine alet edenler de var ki; o konulara hiç girmemeli.
Teşekkürler vortik...
Kaynak: ekşisözlük
Teknolojinin gelişimi ve maddi imkanların belirli ölçülerde genişlemesi faktörleriyle artık köylerde yavaş yavaş kullanımından vazgeçiliyor. Traktörler ve hatta motorsikletlere karşı koyamasa da, bedenine inat kaldırdığı ve taşıdığı yükler hep ilginç gelmiştir. Yüklersin sırtına ne var ne yoksa, "deh" dersin yürür gider zavallımlar. Ha öyle artislik yapıp, "ben taşımam kardeşim" havası yoktur bunların. Bu anlamda aslında iyi dosttur bunlar, zor durumların kurtarıcısı gibiler. Yere yatıp debelenişleri ise bambaşadır. Çocuk gibi olurlar, yuvarlanır dururlar. Öylesine sessiz, sakin ve ne istesen yapar gibisinden bir havaları var ki; belki de biraz itilip kakılması bu yüzdendir.
Evde beslenen canlılar dışında, hayatımıza direkt veya dolaylı yollardan en çok giren canlıdır. Hiç eşek görmemiş bir çocuk, merhum Barış Manço'nun "Arkadaşım Eşek" sözüyle tanır bu canlıları. Çocukluk yıllarında bu melodiyi dinlemeyen çok azdır sanırım. Ve tabii Nasreddin Hoca'mızın ters binişiyle akıllarda yer edinmişlerdir. Çocukluk yıllarında hayatımıza girip, çocukken edilen küfürlerin baş aktörleri oluverirler. Arkadaşına "eşek" der çoğu çocuk. Tabii bu büyüdükçe "eşekoğlueşek" halini alır. Taa o yıllarda dillere yapışmıştır bir kere ve hep böyle kalmıştır bu.
Ebeveynlerin evlatlarına "eşek kadar adam oldun" ve "eşek herif" deyişleriyle bazen bir sitem olarak karşımıza çıkarlar. Bunun tam tersi olarak, gözleri güzel olan birisine ise "eşek gözlü" sıfatı yakıştırılır. Böylesi benzetmelerde rol almaları ilginçtir tabi. Bir tarafta yerme, diğerinde ise övme olarak isimleri geçer. Hal böyle olunca, ister istemez eşeklerle bir duygusal bağlantı kuruluyor sanki. İnsan hayatına bir girişleri vardır ve öyle ya da böyle yaşam boyunca karşımıza çıkarlar.
Kullanım alanları ve marifetleri say say bitmez. Tabii bu canlıları sucuklara ve fantezilerine alet edenler de var ki; o konulara hiç girmemeli.
Teşekkürler vortik...
Kaynak: ekşisözlük
günün (s)özü 440
Mantıklı insanlar kendilerini dünyaya adapte ederler; mantıksız insanlar ise dünyanın kendilerine adapte olması için ısrarcı olurlar. Bu yüzden tüm gelişmeler mantıksız insanlara bağlıdır.
George Bernard Shaw
George Bernard Shaw
Look at Social Sites
Interested in joining a community based site but not sure which one is right for you? There are many different options out there that will cater to your specific interests and demographic. You can start by asking yourself a few questions.
Is your interest in technology more Linux-based, or more camera-phone-to-take-picture-of-self-based? Would you like to make connections for business relationships or communicate to your legions of followers that you will be 'AFK' for the next 45 seconds while using the restroom? Yes, there is a little something for everyone here in cyberspace, and these demographic breakdowns of each social site will help you to choose the right community for you.
Continue at brainz.org
Is your interest in technology more Linux-based, or more camera-phone-to-take-picture-of-self-based? Would you like to make connections for business relationships or communicate to your legions of followers that you will be 'AFK' for the next 45 seconds while using the restroom? Yes, there is a little something for everyone here in cyberspace, and these demographic breakdowns of each social site will help you to choose the right community for you.
Continue at brainz.org
Şubat 25, 2009
TBD Bilişim Terimleri Karşılıklar Sözlüğü
TBD Terim Kolunun yabancı Bilişim Terim/Sözcüklerine Türkçe karşılık bulma çalışmalarının ürünü olan TBD Bilişim Terimleri Karşılıklar Sözlüğü çalışma programına uygun olarak günlenmektedir.
Mart 1999 dan başlayarak Internet web sayfasında yayımlanmaya başlayan sözlüğün 2005 yılında güncellenen ve 12.000 den çok karşılık taşıyan yeni türevi; ilgili kaynakların taraması (*) ve Türk Bilişim kesiminin bu alanda çalışma yapan uzman bilişimcileri tarafından geliştirilerek hazırlanmış, seçilen karşılıklar sözlük kurulunun ortak onayı ile oluşturulmuştur.
(*) Terim çalışması temel kaynakları: TBD terim Sözlüğü, Microsoft Yereleştirme Sözlüğü, B.Sankur Elektrik, .Elektronik Terimler Sözlüğü, Linux Topluluğu Sözlüğü, B.Dayıoğlu-Güvenlik Terimleri Sözlüğü, B.Sankur Açıklamalı Sözlüğü,TDK Bilişim Terimleri Sözlüğü, N.Baykal-Bilgisayar Ağları Kitabı Sözlüğü, Ü.Yarımağan Veri Tabanı Kitabı Sözlüğü- T.Ören Terimler Sözlüğü-, A. Köksal, Bilişim Terimleri TDK ve EMO-TBD Sözlükler,A.Arifoğlu-Yazılım Mühendisliği Kitabı sözlüğü, Internet Terimleri Sözlüğü
günün (s)özü 439
Modern dönemin paradoksu, bireylerin özgür irade sahibi olduklarını düşünmelerine rağmen aslında programlanmış seçeneklerle karşı karşıya kalmalarıdır.
Michel Foucault
Michel Foucault
Şubat 23, 2009
günün (s)özü 438
Planlama bir çok kişi tarafından, harekete geçiş ise bir kişi tarafından yapılır.
Charles De Gaulle
Charles De Gaulle
Şubat 22, 2009
50 Sloganda Coca-Cola
• 1886 - Drink Coca-Cola.
• 1904 - Delicious and refreshing.
• 1905 - Coca-Cola revives and sustains.
• 1906 - The great national temperance beverage.
• 1908 - Good til the last drop
• 1917 - Three million a day.
• 1922 - Thirst knows no season.
• 1923 - Enjoy life
• 1924 - Refresh Yourself
• 1925 - Six million a day.
• 1926 - It had to be good to get where it is.
• 1927 - Pure as Sunlight
• 1927 - Around the corner from anywhere.
• 1928 - Coca-Cola … pure drink of natural flavors.
• 1929 - The pause that refreshes.
• 1932 - Ice-cold sunshine.
• 1938 - The best friend thirst ever had.
• 1938 - Thirst asks nothing more.
• 1939 - Coca-Cola goes along.
• 1939 - Coca-Cola has the taste thirst goes for.
• 1939 - Whoever you are, whatever you do, wherever you may be, when you think of refreshment, think of ice cold Coca-Cola.
• 1942 - The only thing like Coca-Cola is Coca-Cola itself.
• 1948 - Where there’s Coke there’s hospitality.
• 1949 - Coca-Cola … along the highway to anywhere.
• 1952 - What you want is a Coke.
• 1956 - Coca-Cola … makes good things taste better.
• 1957 - Sign of good taste.
• 1958 - The Cold, Crisp Taste of Coke
• 1959 - Be really refreshed.
• 1963 - Things go better with Coke.
• 1969 - It’s the real thing
• 1971 - I’d Like to Buy the World a Coke
• 1975 - Look Up America. (US only)
• 1976 - Coke adds life.
• 1979 - Have a Coke and a smile
• 1982 - Coke is it!
• 1985 - America’s Real Choice
• 1986 - Red White & You (for Coca-Cola Classic)
• 1986 - Catch the Wave (for New Coke)
• 1987 - You Can’t Beat the Feeling.
• 1990 - Can’t beat the real thing. (US & Canada only)
• 1993 - Always Coca-Cola.
• 2000 - Enjoy.
• 2001 - Life tastes Good.
• 2003 - Real. (US & Canada only)
• 2003 - Make It Real. (UK & Republic of Ireland only)
• 2003 - As It Should Be. (Australia & New Zealand only)
• 2006 - The Coke Side of Life.
• 2008 - Live on the Coke side of Life
• 2009 - Open Happiness
• 1904 - Delicious and refreshing.
• 1905 - Coca-Cola revives and sustains.
• 1906 - The great national temperance beverage.
• 1908 - Good til the last drop
• 1917 - Three million a day.
• 1922 - Thirst knows no season.
• 1923 - Enjoy life
• 1924 - Refresh Yourself
• 1925 - Six million a day.
• 1926 - It had to be good to get where it is.
• 1927 - Pure as Sunlight
• 1927 - Around the corner from anywhere.
• 1928 - Coca-Cola … pure drink of natural flavors.
• 1929 - The pause that refreshes.
• 1932 - Ice-cold sunshine.
• 1938 - The best friend thirst ever had.
• 1938 - Thirst asks nothing more.
• 1939 - Coca-Cola goes along.
• 1939 - Coca-Cola has the taste thirst goes for.
• 1939 - Whoever you are, whatever you do, wherever you may be, when you think of refreshment, think of ice cold Coca-Cola.
• 1942 - The only thing like Coca-Cola is Coca-Cola itself.
• 1948 - Where there’s Coke there’s hospitality.
• 1949 - Coca-Cola … along the highway to anywhere.
• 1952 - What you want is a Coke.
• 1956 - Coca-Cola … makes good things taste better.
• 1957 - Sign of good taste.
• 1958 - The Cold, Crisp Taste of Coke
• 1959 - Be really refreshed.
• 1963 - Things go better with Coke.
• 1969 - It’s the real thing
• 1971 - I’d Like to Buy the World a Coke
• 1975 - Look Up America. (US only)
• 1976 - Coke adds life.
• 1979 - Have a Coke and a smile
• 1982 - Coke is it!
• 1985 - America’s Real Choice
• 1986 - Red White & You (for Coca-Cola Classic)
• 1986 - Catch the Wave (for New Coke)
• 1987 - You Can’t Beat the Feeling.
• 1990 - Can’t beat the real thing. (US & Canada only)
• 1993 - Always Coca-Cola.
• 2000 - Enjoy.
• 2001 - Life tastes Good.
• 2003 - Real. (US & Canada only)
• 2003 - Make It Real. (UK & Republic of Ireland only)
• 2003 - As It Should Be. (Australia & New Zealand only)
• 2006 - The Coke Side of Life.
• 2008 - Live on the Coke side of Life
• 2009 - Open Happiness
günün (s)özü 437
Uygarlıktaki her yeni ilerleme, aynı zamanda,eşitsizlik yolundaki yeni bir ilerlemedir. Uygarlıkla doğmuş olan toplumun kurduğu bütün kurumlar, ilk ereklerinin tersine dönerler.
Jean Jacques Rousseau
Jean Jacques Rousseau
Şubat 21, 2009
günün (s)özü 436
İnsanların aptallığa dirençli şeyler tasarlamaya kalktıklarında yaptıkları genel hata, tamamıyla aptalların dehasını hafife almaktır.
Douglas Adams
Douglas Adams
Misafir
Dün fena sıkıldım akşama kadar;
İki paket cigara bana mısın demedi;
Yazı yazacak oldum, sarmadı;
Keman çaldım ömrümde ilk defa;
Dolaştım,
Tavla oynayanları seyrettim,
Bir şarkıyı başka makamla söyledim;
Sinek tuttum, bir kibrit kutusu;
Allah kahretsin, en sonunda,
Kalktım, buraya geldim.
Orhan Veli Kanık
İki paket cigara bana mısın demedi;
Yazı yazacak oldum, sarmadı;
Keman çaldım ömrümde ilk defa;
Dolaştım,
Tavla oynayanları seyrettim,
Bir şarkıyı başka makamla söyledim;
Sinek tuttum, bir kibrit kutusu;
Allah kahretsin, en sonunda,
Kalktım, buraya geldim.
Orhan Veli Kanık
Şubat 20, 2009
günün (s)özü 435
İyi veya kötü diye bir şey yoktur, onları öyle yapan düşüncelerimiz.
William Shakespeare
William Shakespeare
Edip Cansever
Yeşil ipek gömleğinin yakası
Büyük zamana düşer.
Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.
Cemal Süreya
Büyük zamana düşer.
Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever.
Cemal Süreya
Şubat 18, 2009
girintiler ve çıkıntılar / 18
...
içimde
kımıl kımıl,
janjanlı,
yanar döner
bir şey var-
-reklammış.
...
derbederin kederi
afili olur derler.
...
sevgisizsen
sevgisizliğini
bileceksin.
...
içimde
kımıl kımıl,
janjanlı,
yanar döner
bir şey var-
-reklammış.
...
derbederin kederi
afili olur derler.
...
sevgisizsen
sevgisizliğini
bileceksin.
...
günün (s)özü 434
Çevrelendiği varoluşla upuygunluk içinde olmayan bir bilinç ütopiktir.
Karl Mannheim
Karl Mannheim
Martin Lindstrom Türkiye'de
“Brand futurist” olarak bilinen Martin Lindstrom, Alametifarika'nın katkılarıyla Buyology Sempozyumu için İstanbul'a geliyor.
Avustralya doğumlu Lindstrom, 12 yaşında kendi reklam firmasını kuran bir pazarlama gurusu. Kurduğu BBDO Interactive sayesinde 27 yaşında Asya’nın en büyük web ajansının CEO’su olan guru, daha sonra aynı başarıyı BBDO Interactive Avrupa’yı kurarak tekrarladı. Adage’de her hafta düzenlediği video raporları, yazılarıyla 30 ülkede 4 milyondan fazla kişiye ulaşıyor. Yılın 300 gününü yollarda geçiren Lindstrom, aynı zamanda pek çok şirketin de yönetim kurulu üyesi. Müşterileri arasında Disney, Mars, Pepsi, American Express, Mercedes-Benz, Reuters, McDonald’s, Kellogg’s, Yellow Pages ve Microsoft yer alıyor.
Son kitabı “Buyology”de, tüketicilerin satın alma motivasyonlarını üç yılda tamamlanan ve toplamda 7 milyon dolar harcanan neuromarketing araştırmasında inceliyor. Beş ülkede 2.000 tüketiciyle yapılan araştırmanın sonuçlarını içeren kitap kısa sürede dünyada bir fenomen oldu.
Lindstrom’a göre tüketicinin gerçekten ne istediğini anlamak için, onları dinlemek, saha analizleri yapmak ya da milyarlar harcanarak yapılan modellemeler, analizler yeterli değil. Çünkü tüketici uzun zamandır söylediğini yapmıyor, inkâr ettiğini kucaklıyor. Bu yüzden Lindstrom ve araştırma ekibi kaynağa, yani beyne giderek satın alma kararlarının nasıl verildiğini ölçüyor, inceliyor.
Kitaba ismini veren “buy-ology” terimi, alışveriş yaparken vücudumuzun gerçekte neler hissettiğini ve neler istediğini anlama bilimi anlamına geliyor. Kısacası tüketiciler bilerek ya da bilmeyerek bize yalan söyleseler de, beyinleri hep doğruyu söylüyor.
Neuromarketing
Bu kavram nöroloji, beyindeki karar verme süreçlerinin MR’la görüntülenmesi, davranışsal psikoloji..vb üzerinden marka tercihlerinin analizi gibi epeyce tartışmalı konuları biraraya getirmeyi deneyen, disiplinlerarası bir yaklaşım.
Reklam dünyasının gerçekleriyle bilimin birleştiği Neuromarketing araştırmalarında SST ve fMRI kullanılıyor. Ürünlerin ve markaların imajlarına, tatlarına, kokularına, ritüellerine tüketicinin ne tepkiler verdiği, nasıl hissettiği tüketici söylevlerine göre değil beyinlerinde gerçekleşenlere göre analiz ediliyor.
Neuromarketing, bir bilimkurgu filminde beyni ele geçirilmiş insanları çağrıştırsa da aslında etik değerlerle çakışmıyor. Lindstrom, Neuromarketing’i bir çekice benzetiyor. Doğru kullanıldığında işe yarar bir alet; yanlış ellerdeyse bir cinayet aleti. Örneğin, Risky Business ve Top Gun filmlerinde Tom Cruise’un kullandığı Ray-Ban gözlükleri pek çok insanın bilinçaltında yer bularak markanın satışlarını % 50’den fazla artırdı.
Özetle reklamı, pazarlamayı, bilimi, felsefeyi, ekonomiyi, üretimi-tüketimi ciddiye alan herkesin ilgisini çekebilecek bir konferans.
Buyology Sempozyumu 6 Mart’ta, İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Avustralya doğumlu Lindstrom, 12 yaşında kendi reklam firmasını kuran bir pazarlama gurusu. Kurduğu BBDO Interactive sayesinde 27 yaşında Asya’nın en büyük web ajansının CEO’su olan guru, daha sonra aynı başarıyı BBDO Interactive Avrupa’yı kurarak tekrarladı. Adage’de her hafta düzenlediği video raporları, yazılarıyla 30 ülkede 4 milyondan fazla kişiye ulaşıyor. Yılın 300 gününü yollarda geçiren Lindstrom, aynı zamanda pek çok şirketin de yönetim kurulu üyesi. Müşterileri arasında Disney, Mars, Pepsi, American Express, Mercedes-Benz, Reuters, McDonald’s, Kellogg’s, Yellow Pages ve Microsoft yer alıyor.
Son kitabı “Buyology”de, tüketicilerin satın alma motivasyonlarını üç yılda tamamlanan ve toplamda 7 milyon dolar harcanan neuromarketing araştırmasında inceliyor. Beş ülkede 2.000 tüketiciyle yapılan araştırmanın sonuçlarını içeren kitap kısa sürede dünyada bir fenomen oldu.
Lindstrom’a göre tüketicinin gerçekten ne istediğini anlamak için, onları dinlemek, saha analizleri yapmak ya da milyarlar harcanarak yapılan modellemeler, analizler yeterli değil. Çünkü tüketici uzun zamandır söylediğini yapmıyor, inkâr ettiğini kucaklıyor. Bu yüzden Lindstrom ve araştırma ekibi kaynağa, yani beyne giderek satın alma kararlarının nasıl verildiğini ölçüyor, inceliyor.
Kitaba ismini veren “buy-ology” terimi, alışveriş yaparken vücudumuzun gerçekte neler hissettiğini ve neler istediğini anlama bilimi anlamına geliyor. Kısacası tüketiciler bilerek ya da bilmeyerek bize yalan söyleseler de, beyinleri hep doğruyu söylüyor.
Neuromarketing
Bu kavram nöroloji, beyindeki karar verme süreçlerinin MR’la görüntülenmesi, davranışsal psikoloji..vb üzerinden marka tercihlerinin analizi gibi epeyce tartışmalı konuları biraraya getirmeyi deneyen, disiplinlerarası bir yaklaşım.
Reklam dünyasının gerçekleriyle bilimin birleştiği Neuromarketing araştırmalarında SST ve fMRI kullanılıyor. Ürünlerin ve markaların imajlarına, tatlarına, kokularına, ritüellerine tüketicinin ne tepkiler verdiği, nasıl hissettiği tüketici söylevlerine göre değil beyinlerinde gerçekleşenlere göre analiz ediliyor.
Neuromarketing, bir bilimkurgu filminde beyni ele geçirilmiş insanları çağrıştırsa da aslında etik değerlerle çakışmıyor. Lindstrom, Neuromarketing’i bir çekice benzetiyor. Doğru kullanıldığında işe yarar bir alet; yanlış ellerdeyse bir cinayet aleti. Örneğin, Risky Business ve Top Gun filmlerinde Tom Cruise’un kullandığı Ray-Ban gözlükleri pek çok insanın bilinçaltında yer bularak markanın satışlarını % 50’den fazla artırdı.
Özetle reklamı, pazarlamayı, bilimi, felsefeyi, ekonomiyi, üretimi-tüketimi ciddiye alan herkesin ilgisini çekebilecek bir konferans.
Buyology Sempozyumu 6 Mart’ta, İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.
Şubat 17, 2009
Viral Reklamlar
Bütçesi küçük ama etkisi BÜYÜK!
World-of-Mouth Marketing, Viral Marketing, Buzz Marketing, Influencer Marketing, Online Advertising, Evangelist Marketing, Guerilla Marketing, Brand Blogging...
Bir işletme öğrencisinin lisans eğitimine başladıktan sonra duymaya başladığı ve pazarlama alanında kariyer planlıyorsa sürekli karşılaşacağı pazarlama terimlerinden bazılarıdır bunlar. Ben pazarlamayla ilgilenmiyorum, bunların hiçbiri umurumda değil ve benden uzak dursun deseniz bile siz her şeyden önce bir tüketici olarak tüm bu reklâmların odağında yer alıyorsunuz.
Günümüzde artık geleneksel pazarlama teknikleri maalesef tüketiciye gerçek anlamda ulaşmakta yeterli olamıyor. Pazarlamacıların yeni arayışlara yönelmesi reklâmcılık sektöründe de yeni mecraların keşfedilmesi şeklinde kendini gösteriyor. İnternetin artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle yaratıcı beyinler dur durak dinlemeden yeni mecralar yaratıyorlar. Son zamanlarda gelen kutunuza düşen ilginç resimler, videolar, Flash oyun linkleri... Tüm bunlar aslında bir viral kampanyanın parçaları. Peki, nedir bu viral pazarlama?
Viral pazarlamayı anlamak için öncelikle, dünyada yaygın biçimde kullanılmaya başlanan, üzerine kitaplar yazılan ve siteler açılan WOMM -Türkçeye Ağızdan Ağıza ya da Kulaktan Kulağa Pazarlama diye yerleşmiş- nedir ne değildir buna bir göz atalım. En basit tanımıyla WOMM, bir tüketicinin aldığı ürün ya da servis hakkında olumlu tecrübelerini yakınındaki insanlarla yani potansiyel tüketicilerle paylaşmasıdır. Bu şekilde marka imajınız ya da vermek istediğiniz mesaj, nerdeyse ücretsiz olarak en etkili şekilde yayılır. Zira bir tüketici için arkadaş tavsiyesi, TV, radyo, dergi, gazete, billboard vs. gibi geleneksel tüm out-door ve in-door reklâmlardan daha etkilidir. Bu pazarlama tekniğinin birçok çeşidi vardır; Buzz Marketing, Viral Marketing, Community Marketing, Crassroots Marketing, Evangelist Marketing, Product Seeding, Influencer Marketing, Cause Marketing, Conversation Creation, Brand Blogging… Bunlar WOMM çeşitlerinin tümü değildir ve bazı pazarlamacılar bu yöntemleri daha farklı adlandırmaktadır. Ancak tüm bunların içinde internet üzerinden WOMM dalgası yaratmak için en çok kullanılan yöntem viral pazarlamadır.
Viral Pazarlama, önceden var olan sosyal ağları kullanarak marka bilinirliği yaratmak ya da satışları artırmak gibi pazarlama hedeflerine ulaşmak için kullanılan bir pazarlama tekniğidir. Viral kampanya kendi kendine tıpkı bilgisayar virüsü gibi patolojik bir şekilde yayılan bir süreci temsil eder. İnternet viral materyallerin yayılması için mükemmel bir ortam sağlar; insanları birbirine bağlama özelliği ile WOM dalgaları yaratır, insanların vermek istediğiniz marka mesajını gönüllü olarak başkalarına aktarmasını kolaylaştırırsınız. Viral reklâmlar, ilginç resimler, videolar, interaktif oyunlar, e-kitaplar, marka içeren yazılımlar, kısa mesajlar...vb formlarda karşımıza çıkabilir. Bu tekniğin en güzel yanı ise son derece sürdürülebilir ve çok düşük maliyetli olmasıdır. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri ise tüketiciler üzerinde negatif bir etki yaratmamaktır. Tüketicilerin memnun olduğu bir ürünü sadece 3 insana tavsiye ederken, memnun kalmadığı bir ürünü 11 insana anlattığı gözlemlenmiş.
Viral reklâm kampanyalarının tek zayıf noktası, tasarladığınız oyun, video ya da resim potansiyel tüketiciler tarafından çok beğenilse bile ürününüzü veya servisinizi satın almama ihtimallerinin oluşudur. Aslında bu tüm reklâm mecraları için de geçerlidir. Bu noktada sorunu kampanyada değil üründe aramak lazım belki de.
Bir viral kampanyanın başarısının ölçümünü, eğer tanıtım site üzerinden ise linke tıklanma, video ise izlenme, oyun ise oynanma sayısına göre yapabiliyoruz. Ancak elde ettiğimiz sonuçlar tam olarak bilimsel değil elbet. Viral kampanyaların en önemli özelliklerinden biri ise yatırım üzerinden geri dönüş -Return on Investment (ROI)- oranına göre değerlendirdiğimizde muhteşem sonuçlar vermesidir. Düşük maliyetli yatırımlarla kampanyanız milyonlarca kişiye ulaşır.
Viral reklâmın en yaygın örneklerinden bir tanesi nerdeyse hepimizin kullandığı Hotmail ya da Yahoo hesabımızdan gönderdiğimiz e-postanın en alt kısmında ya da yan tarafında bulunan alanda bulunan reklâmlardır. Bu e-posta ne kadar çok yönlendirilirse reklâm da o kadar çok insana ulaşmış olur.
Viral reklâmların yarattığı etkilerin hemen fark edilmesi üzerine sadece viral kampanyalar geliştiren reklâm ajansları kurulmaya başladı. Bunlardan bir tanesi Rubber Republic; ajansın müşterileri arasında EasyJet, Sony, JVC, O2GO ve Greenpeace var.
Ajans JVC’nin UEFA Euro 2008 sponsorluğuna dikkat çekmek için masa üstünde oynanan para futbolunun Flash versiyonu için bir site tasarladı. Ziyaretçiler UEFA 2008’e katılan takımlardan biri olarak yarışabiliyor ve ardından da kazandıkları puanları istedikleri ülkenin takımına kaydedebiliyorlar. Oyuncular isterlerse oyunun mini versiyonunu kendi sitelerine ya da bloglarına da indirebiliyorlar. Bu kampanyanın muhteşem geri dönüşleri var; 2,7 milyon kez oynanma, %25 linke tıklama oranına sahip.
Viral reklâmlar sadece yeni pazarlara girmek veya ürününüzün satışlarını artırmak gibi temel pazarlama amaçları için kullanılmıyor. 2008 yılının Aralık ayında tüm dünyanın gündemindeki ekonomik krizden ağır darbe alan ve hükümetten 25 milyar dolar isteyen Amerikan otomotiv sektörünün 3 devi General Motors, Chrysler ve Ford ile ilgili bir resim dolaşıyor. South West Regional Development Agency tarafından yaratılan bu viral kampanyada; 3 büyükler bize şöyle sesleniyor: “Bizim iğrenç arabalarımızı almayabilirsin ama her şekilde biz senin paranı alacağız.”
Küresel ekonomik krizin birçok şirketi iflasın eşiğine getirdiği günümüzde tabi ki harcamaların azaltıldığı ilk kalem reklam bütçesi oluyor. Tam bu sırada yaratıcı, eğlenceli ve çok düşük maliyetli viral kampanyalar şirketlerin imdadına yetişiyor. Türkiye’de genç beyinleri sayesinde yükselen bu trende gecikmeden ayak uyduruyor. Hem tam anlamıyla viral hem de bize özgü bir kampanya ile Efe Rakı karşımıza çıkıyor; siz çalıyorsunuz dansöz oynuyor. Böylece düşük maliyetlerle büyük hayaller gerçeğe dönüşüyor...
Ayşe Gül Eser / Perspective
Galatasaray Üniversitesi İşletme Kulübü
Kaynaklar: virales-marketing, rubberrepublic, womma
World-of-Mouth Marketing, Viral Marketing, Buzz Marketing, Influencer Marketing, Online Advertising, Evangelist Marketing, Guerilla Marketing, Brand Blogging...
Bir işletme öğrencisinin lisans eğitimine başladıktan sonra duymaya başladığı ve pazarlama alanında kariyer planlıyorsa sürekli karşılaşacağı pazarlama terimlerinden bazılarıdır bunlar. Ben pazarlamayla ilgilenmiyorum, bunların hiçbiri umurumda değil ve benden uzak dursun deseniz bile siz her şeyden önce bir tüketici olarak tüm bu reklâmların odağında yer alıyorsunuz.
Günümüzde artık geleneksel pazarlama teknikleri maalesef tüketiciye gerçek anlamda ulaşmakta yeterli olamıyor. Pazarlamacıların yeni arayışlara yönelmesi reklâmcılık sektöründe de yeni mecraların keşfedilmesi şeklinde kendini gösteriyor. İnternetin artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle yaratıcı beyinler dur durak dinlemeden yeni mecralar yaratıyorlar. Son zamanlarda gelen kutunuza düşen ilginç resimler, videolar, Flash oyun linkleri... Tüm bunlar aslında bir viral kampanyanın parçaları. Peki, nedir bu viral pazarlama?
Viral pazarlamayı anlamak için öncelikle, dünyada yaygın biçimde kullanılmaya başlanan, üzerine kitaplar yazılan ve siteler açılan WOMM -Türkçeye Ağızdan Ağıza ya da Kulaktan Kulağa Pazarlama diye yerleşmiş- nedir ne değildir buna bir göz atalım. En basit tanımıyla WOMM, bir tüketicinin aldığı ürün ya da servis hakkında olumlu tecrübelerini yakınındaki insanlarla yani potansiyel tüketicilerle paylaşmasıdır. Bu şekilde marka imajınız ya da vermek istediğiniz mesaj, nerdeyse ücretsiz olarak en etkili şekilde yayılır. Zira bir tüketici için arkadaş tavsiyesi, TV, radyo, dergi, gazete, billboard vs. gibi geleneksel tüm out-door ve in-door reklâmlardan daha etkilidir. Bu pazarlama tekniğinin birçok çeşidi vardır; Buzz Marketing, Viral Marketing, Community Marketing, Crassroots Marketing, Evangelist Marketing, Product Seeding, Influencer Marketing, Cause Marketing, Conversation Creation, Brand Blogging… Bunlar WOMM çeşitlerinin tümü değildir ve bazı pazarlamacılar bu yöntemleri daha farklı adlandırmaktadır. Ancak tüm bunların içinde internet üzerinden WOMM dalgası yaratmak için en çok kullanılan yöntem viral pazarlamadır.
Viral Pazarlama, önceden var olan sosyal ağları kullanarak marka bilinirliği yaratmak ya da satışları artırmak gibi pazarlama hedeflerine ulaşmak için kullanılan bir pazarlama tekniğidir. Viral kampanya kendi kendine tıpkı bilgisayar virüsü gibi patolojik bir şekilde yayılan bir süreci temsil eder. İnternet viral materyallerin yayılması için mükemmel bir ortam sağlar; insanları birbirine bağlama özelliği ile WOM dalgaları yaratır, insanların vermek istediğiniz marka mesajını gönüllü olarak başkalarına aktarmasını kolaylaştırırsınız. Viral reklâmlar, ilginç resimler, videolar, interaktif oyunlar, e-kitaplar, marka içeren yazılımlar, kısa mesajlar...vb formlarda karşımıza çıkabilir. Bu tekniğin en güzel yanı ise son derece sürdürülebilir ve çok düşük maliyetli olmasıdır. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri ise tüketiciler üzerinde negatif bir etki yaratmamaktır. Tüketicilerin memnun olduğu bir ürünü sadece 3 insana tavsiye ederken, memnun kalmadığı bir ürünü 11 insana anlattığı gözlemlenmiş.
Viral reklâm kampanyalarının tek zayıf noktası, tasarladığınız oyun, video ya da resim potansiyel tüketiciler tarafından çok beğenilse bile ürününüzü veya servisinizi satın almama ihtimallerinin oluşudur. Aslında bu tüm reklâm mecraları için de geçerlidir. Bu noktada sorunu kampanyada değil üründe aramak lazım belki de.
Bir viral kampanyanın başarısının ölçümünü, eğer tanıtım site üzerinden ise linke tıklanma, video ise izlenme, oyun ise oynanma sayısına göre yapabiliyoruz. Ancak elde ettiğimiz sonuçlar tam olarak bilimsel değil elbet. Viral kampanyaların en önemli özelliklerinden biri ise yatırım üzerinden geri dönüş -Return on Investment (ROI)- oranına göre değerlendirdiğimizde muhteşem sonuçlar vermesidir. Düşük maliyetli yatırımlarla kampanyanız milyonlarca kişiye ulaşır.
Viral reklâmın en yaygın örneklerinden bir tanesi nerdeyse hepimizin kullandığı Hotmail ya da Yahoo hesabımızdan gönderdiğimiz e-postanın en alt kısmında ya da yan tarafında bulunan alanda bulunan reklâmlardır. Bu e-posta ne kadar çok yönlendirilirse reklâm da o kadar çok insana ulaşmış olur.
Viral reklâmların yarattığı etkilerin hemen fark edilmesi üzerine sadece viral kampanyalar geliştiren reklâm ajansları kurulmaya başladı. Bunlardan bir tanesi Rubber Republic; ajansın müşterileri arasında EasyJet, Sony, JVC, O2GO ve Greenpeace var.
Ajans JVC’nin UEFA Euro 2008 sponsorluğuna dikkat çekmek için masa üstünde oynanan para futbolunun Flash versiyonu için bir site tasarladı. Ziyaretçiler UEFA 2008’e katılan takımlardan biri olarak yarışabiliyor ve ardından da kazandıkları puanları istedikleri ülkenin takımına kaydedebiliyorlar. Oyuncular isterlerse oyunun mini versiyonunu kendi sitelerine ya da bloglarına da indirebiliyorlar. Bu kampanyanın muhteşem geri dönüşleri var; 2,7 milyon kez oynanma, %25 linke tıklama oranına sahip.
Viral reklâmlar sadece yeni pazarlara girmek veya ürününüzün satışlarını artırmak gibi temel pazarlama amaçları için kullanılmıyor. 2008 yılının Aralık ayında tüm dünyanın gündemindeki ekonomik krizden ağır darbe alan ve hükümetten 25 milyar dolar isteyen Amerikan otomotiv sektörünün 3 devi General Motors, Chrysler ve Ford ile ilgili bir resim dolaşıyor. South West Regional Development Agency tarafından yaratılan bu viral kampanyada; 3 büyükler bize şöyle sesleniyor: “Bizim iğrenç arabalarımızı almayabilirsin ama her şekilde biz senin paranı alacağız.”
Küresel ekonomik krizin birçok şirketi iflasın eşiğine getirdiği günümüzde tabi ki harcamaların azaltıldığı ilk kalem reklam bütçesi oluyor. Tam bu sırada yaratıcı, eğlenceli ve çok düşük maliyetli viral kampanyalar şirketlerin imdadına yetişiyor. Türkiye’de genç beyinleri sayesinde yükselen bu trende gecikmeden ayak uyduruyor. Hem tam anlamıyla viral hem de bize özgü bir kampanya ile Efe Rakı karşımıza çıkıyor; siz çalıyorsunuz dansöz oynuyor. Böylece düşük maliyetlerle büyük hayaller gerçeğe dönüşüyor...
Ayşe Gül Eser / Perspective
Galatasaray Üniversitesi İşletme Kulübü
Kaynaklar: virales-marketing, rubberrepublic, womma
360
360 from Flo Sturm on Vimeo.
This project was an experiment in order to break the linearity of time in an uncommon way. The loopable video consist exclusively of single photographs. One full rotation is made of 360 single photographs. Eight different rotations were shot at different times, weather conditions at day and in the night.
Movie: Martin Eller/Bernhard Schorner/Flo Sturm
Music: Matin Eller/Bernhard Schorner
günün (s)özü 433
Spor birçok yönden iş hayatına benzer. Diğerleri kadar iyi ya da daha iyi olmak isterseniz onlar kadar zinde olmalısınız. Zinde ve yetenekli olduğunuz zaman; iyi oyuncu ile çok iyi oyuncu arasındaki farkı belirleyen ise kararlılıktır.
Anthony J. F. O'Reilly
Anthony J. F. O'Reilly
Şubat 16, 2009
Günbegün
Benim mezarlarımda ölü yok;
Hep yaşamış olanlar var.
Anılarımda bir yer
Dinmeksizin acıyor,
Günbegün,
Bundan.
Güldüğümü görenler
Bana bakıyor,
Görüyorum.
Ağlasam geçer,
Biliyorum.
Ağlanmıyor.
Özdemir Asaf
Hep yaşamış olanlar var.
Anılarımda bir yer
Dinmeksizin acıyor,
Günbegün,
Bundan.
Güldüğümü görenler
Bana bakıyor,
Görüyorum.
Ağlasam geçer,
Biliyorum.
Ağlanmıyor.
Özdemir Asaf
girintiler ve çıkıntılar / 17
...
dün denedim,
bugün deniyorum,
yarın deneyeceğim.
...
kırmızı başlıklı kızın
kurtbakışı görünümü
ne tuhaf geliyor insana!
...
güle güle demek
bye bye demekten
bir göynek üstündür.
...
dün denedim,
bugün deniyorum,
yarın deneyeceğim.
...
kırmızı başlıklı kızın
kurtbakışı görünümü
ne tuhaf geliyor insana!
...
güle güle demek
bye bye demekten
bir göynek üstündür.
...
Şubat 15, 2009
günün (s)özü 431
Çikolata fabrikalarının gerçekten de icat odaları olduğunu ve icat işlerini çok ciddiye aldıklarını farkettim.
Roald Dahl
Roald Dahl
Şubat 14, 2009
günün (s)özü 430
Değişimi başlatanların ilk işi, alışkanlıkları ortaya çıkarmaktır; onları değiştirmeye çalışmak değil.
Gary Hamel
Gary Hamel
Şubat 12, 2009
günün (s)özü 429
Sanayi çağının simgesi "makineleşme"ydi. Yaklaşan yeni dönemin simgesi ise "gezegen" olacak. Yani yaşayan, kendi kendini yaratan ve yenileyen bir sistem. Yöneticilik anlayışı da bu doğrultuda değişecek.
Peter Senge
Peter Senge
Şubat 11, 2009
Zaman Paradoksu
Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz:
- Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
- Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
- Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
- Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
- Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
- Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
- Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
- Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
- Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
- Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
- Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
- Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
- Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
- Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.
Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.
Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak,özel gün ve anları paylaşmak değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek onunla paylaşmak ne kadar lüks artık onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak...
George Carlin
- Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
- Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
- Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.
- Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var.
- Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.
- Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.
- Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
- Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
- Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
- Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
- Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik.
- Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
- Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik.
- Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.
Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.
Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür.Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak,özel gün ve anları paylaşmak değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek onunla paylaşmak ne kadar lüks artık onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak...
George Carlin
Şubat 10, 2009
Usanç
Benim toz kaldıran gerginliğim,
Bir tavsamış karşılıktır;
Toz konduran rahatlığına senin.
Metin Altıok
Bir tavsamış karşılıktır;
Toz konduran rahatlığına senin.
Metin Altıok
girintiler ve çıkıntılar / 16
...
akılsızken övünüyorum,
akıllıyken utanıyorum;
ben ne yapıyorum?
...
yemişim küresel ısınmayı!
ama, ama, ama...
yenilenebilir enerji demiştiniz!
of, of, of...
...
hayatım,
virgüllerle,
doldu,
taştı,
nokta,
koymak,
ne,
zor,
işmiş.
...
akılsızken övünüyorum,
akıllıyken utanıyorum;
ben ne yapıyorum?
...
yemişim küresel ısınmayı!
ama, ama, ama...
yenilenebilir enerji demiştiniz!
of, of, of...
...
hayatım,
virgüllerle,
doldu,
taştı,
nokta,
koymak,
ne,
zor,
işmiş.
...
günün (s)özü 427
Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır.
Amerikan Atasözü
Amerikan Atasözü
Şubat 09, 2009
Yol
...neyse—varsın sen; ve ben, elbet
bulacağım bir yol—varsa eğer bir yol
--ya da benim varsa, bir yol bulma
yeteneğim—yetersem buna...
Oruç Aruoba
bulacağım bir yol—varsa eğer bir yol
--ya da benim varsa, bir yol bulma
yeteneğim—yetersem buna...
Oruç Aruoba
günün (s)özü 426
Tabiatın insanlara en âdilce dağıttığı nimet akıldır derler; çünkü hiç kimse akıl payından şikayetçi değildir.
Montaigne
Montaigne
Şubat 06, 2009
girintiler ve çıkıntılar / 15
...
raflardan oluşturduk,
kütüphanemizi...
kitapları hiçe saydık.
...
250 baş koyunuyla
dağda yatan çobanın hayali,
250 milyon dolarıyla
yalıda yatan kodamanın hayalini
döver mi dersiniz?
...
yolluk dürümden
parti pizzadan olur.
...
raflardan oluşturduk,
kütüphanemizi...
kitapları hiçe saydık.
...
250 baş koyunuyla
dağda yatan çobanın hayali,
250 milyon dolarıyla
yalıda yatan kodamanın hayalini
döver mi dersiniz?
...
yolluk dürümden
parti pizzadan olur.
...
Bir Tat Bir Oku Bir Dinle!
Bir Tat : “Ben bilirim” dönemi
Bir Oku : Dinlemeyi bilmek en büyük erdem mi?
Bir Dinle : Barış Manço - Ben Bilirim
Bir Oku : Dinlemeyi bilmek en büyük erdem mi?
Bir Dinle : Barış Manço - Ben Bilirim
günün (s)özü 425
80 yaşında doğup, yavaş yavaş 18'imize doğru ilerlesek, hayat sonsuz mutluluk olurdu.
Mark Twain
Mark Twain
Şubat 04, 2009
DiJiTaL eNSTaNTaNeLeR - 3
*
Viral geldim, viral gidiyorum; benden bahsedenler sağolsun,
Şu 1 GB'lık dünyada beni sıkıştıran Winzip sürüm sürüm sürünsün!
**
Bir Brand bir Brand’e
'Gel Brandistan'da bir Banner dükkanı açalım' demiş.
*
Viral geldim, viral gidiyorum; benden bahsedenler sağolsun,
Şu 1 GB'lık dünyada beni sıkıştıran Winzip sürüm sürüm sürünsün!
**
Bir Brand bir Brand’e
'Gel Brandistan'da bir Banner dükkanı açalım' demiş.
*
Mehmet Öz gördüm sanki!
Mehmet Öz, (d. 1960, Cleveland, Ohio, ABD), Türk asıllı Amerikalı doktor. Kalp damar cerrahıdır. ABD'de pek çok televizyon programına katılmıştır. Columbia Üniversitesi'nde profesördür.
Harvard Üniversitesi'nden mezun olmuştur. Kliniksel Uzmanlık Alanları; Minimally invasive heart surgery, Cardiothoracic surgery, Mitral and aortic valve surgery, Adult cardiac transplantation, Mechanical heart assistance ve Coronary by bass and aneurysm surgery şeklinde tanımlanan Mehmet Öz, Minimally invasive cardiac surgery, Complementary Medicine, Healthcare outcomes analysis ve Heart replacement araştırma alanlarında araştırmalarda bulundu. Aldığı şeref ve ödüllerin listesi ise şöyle; Hippocrates Magazin Dergisi tarafından "Yılın Doktoru", Halthy Living Magazin Dergisi tarafından "Milenyum’un İyileştiricisi", New York Magazin Dergisi tarafından "Yılın En İyi Doktoru", World Economic Forum tarafından "Yarının Küresel Lideri" seçildi. Aynı zamanda 1996 yılında "Yılın Türk-Amerikalısı" şerefine layık görüldü. Adı "Castle Connolly Almanağı"na da geçen Mehmet Öz, bi rçok ödülün de sahibi.
"For Healing from the Heart" kitabı ile "Books for a Better America Award"’a değer görüldü. Robert E. Gross Araştırma Bursuna hak kazandı. (AATS, 1994-96) "American Society of Laser Medicine and Surgery" Araştırma Ödülü'nün de sahibi olan Mehmet Öz, Columbia Üniversite Doktorlar ve Cerrahlar Fakültesi’nin "Blake more Research Ödülü"'nü de aldı. Birçok profesyonel dernek ve kuruluşa üye olan Mehmet Öz, American Board of Thoracic Surgery (2004) ve American Board of Surgery (1992)'nin Yönetim Kurulu'ndadır.
Kendisi gibi doktor olan Lisa Öz ile evli olan Mehmet Öz, dört çocuk babasıdır. Mehmet Öz, halen Columbia Universitesi Tıp Merkezi Kardiyoloji Direktörlüğü'nün yanı sıra Columbia Üniversitesi Doktorlar ve Cerrahlar Fakültesi'nde, cerrah olarak mesleğini devam ettirmektedir.
Kaynak: Vikipedi
Harvard Üniversitesi'nden mezun olmuştur. Kliniksel Uzmanlık Alanları; Minimally invasive heart surgery, Cardiothoracic surgery, Mitral and aortic valve surgery, Adult cardiac transplantation, Mechanical heart assistance ve Coronary by bass and aneurysm surgery şeklinde tanımlanan Mehmet Öz, Minimally invasive cardiac surgery, Complementary Medicine, Healthcare outcomes analysis ve Heart replacement araştırma alanlarında araştırmalarda bulundu. Aldığı şeref ve ödüllerin listesi ise şöyle; Hippocrates Magazin Dergisi tarafından "Yılın Doktoru", Halthy Living Magazin Dergisi tarafından "Milenyum’un İyileştiricisi", New York Magazin Dergisi tarafından "Yılın En İyi Doktoru", World Economic Forum tarafından "Yarının Küresel Lideri" seçildi. Aynı zamanda 1996 yılında "Yılın Türk-Amerikalısı" şerefine layık görüldü. Adı "Castle Connolly Almanağı"na da geçen Mehmet Öz, bi rçok ödülün de sahibi.
"For Healing from the Heart" kitabı ile "Books for a Better America Award"’a değer görüldü. Robert E. Gross Araştırma Bursuna hak kazandı. (AATS, 1994-96) "American Society of Laser Medicine and Surgery" Araştırma Ödülü'nün de sahibi olan Mehmet Öz, Columbia Üniversite Doktorlar ve Cerrahlar Fakültesi’nin "Blake more Research Ödülü"'nü de aldı. Birçok profesyonel dernek ve kuruluşa üye olan Mehmet Öz, American Board of Thoracic Surgery (2004) ve American Board of Surgery (1992)'nin Yönetim Kurulu'ndadır.
Kendisi gibi doktor olan Lisa Öz ile evli olan Mehmet Öz, dört çocuk babasıdır. Mehmet Öz, halen Columbia Universitesi Tıp Merkezi Kardiyoloji Direktörlüğü'nün yanı sıra Columbia Üniversitesi Doktorlar ve Cerrahlar Fakültesi'nde, cerrah olarak mesleğini devam ettirmektedir.
Kaynak: Vikipedi
günün (s)özü 424
Tezimizi örnekler göstererek savunalım, bunu yaparken özgür fakat adil, tarafsız değil fakat dengeli ve bilinçli, detaycı fakat işlevci olalım. Yüz yüze tartışabileceğimizden daha sert kelimeleri, yazımıza da koymayalım.
Uğur Özmen
Uğur Özmen
Oyunbaz Penguen
Özellikle 80'lerin sonunda ve 90'ların başında çocukluklarını yaşayanlar 'Oyunbaz Penguen'i iyi bilirler. Arka arkaya dizilen penguenler sırayla basamaklardan çıkar ve kayarlar. İlkokula giderken bir oyuncakçının vitrininde gördüğüm bu oyuncağa bakar bakar hayaller kurardım. Geçenlerde Nevizade'de rastlamıştım ve fotoğrafını bloguma koymuştum. Şimdiki çocukların da bu oyuncağı görmesi güzel. Videoya bağlanıyor ve oyuncağımızı yakından tanıyoruz...
Playful Penguin Funhouse from Richard Henry on Vimeo.
Playful Penguin Funhouse from Richard Henry on Vimeo.
Şubat 03, 2009
girintiler ve çıkıntılar / 14
...
sigara içmek öldürür,
fakat;
sigara içirmek de öldürür.
...
teyze anne yarısıysa,
amca babanın kaçta kaçıdır?
işte size aile problemi!
...
inşallah doğudur,
umarım batı.
...
sigara içmek öldürür,
fakat;
sigara içirmek de öldürür.
...
teyze anne yarısıysa,
amca babanın kaçta kaçıdır?
işte size aile problemi!
...
inşallah doğudur,
umarım batı.
...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)