Hiçbir şey için "benimdir" deme, sadece de ki; "yanımdadır". Çünkü ne altın, ne toprak, ne sevgili, ne hayat, ne ölüm, ne huzur, ne de keder daima seninle kalmaz.
Herbert Lawrence
Eylül 26, 2008
Mustafa
Belgeselleri ile tanınan Can Dündar'ın 29 Ekim’de vizyona girecek filmi “Mustafa” farklılıkları ve müzikleriyle çok konuşulacak gibi...
Film hakkında yapılan basın açıklaması:
10 Kasım 2008, Atatürk'ün ölümünün 70. yıldönümü...
Türkiye 70 yılda Ata'sı için dört başı mamur bir film yapamadı. Onu Türkiye'ye, dünyaya, yeni yetişenlere tam anlatamadı.
Yapılan belgeseller, Türkiye ölçeğiyle sınırlı, belli bir dönemle kısıtlı ve resmi bir dilde tutsak kaldı.
Selanik'ten Dolmabahçe'ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, onu şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliği hep hissedildi.
"Mustafa", işte bu ihtiyaca cevaben hazırlandı.
15 yıldır Atatürk belgeselleri yapan, "Sarı Zeybek"le seyirciyi
Ata'nın insani yüzüyle tanıştıran Can Dündar ve ekibi şimdi onun bütün hayatını sinema diliyle anlatıyor.
29 Ekim'de vizyona girecek "Mustafa", seyirciyi, özellikle de yeni nesli Atatürk'ü yeniden keşfe davet ediyor.
Film için Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arşivleri başta olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok arşiv özel izinle açıldı.
Atatürk'ün daha önce görülmemiş fotoğraflarına, hatıralarını yazdığı not defterlerine, yakınlarına yolladığı çok özel mektuplarına, günlüğüne, elyazmalarına ulaşıldı.
Çekim ekibi Atatürk'ün ayak bastığı Selanik'ten Manastır'a, Şam'dan Berlin'e, Sofya'dan Karlsbad'a kadar her coğrafyaya giderek, doğduğu odadan, öldüğü odaya dek her mekana girerek onun hayatını yerinde görüntüledi.
Geniş ve deneyimli bir kadro, Atatürk'e dair yazılmış kitapları, yerli yabancı basını, diplomatik yazışmaları tarayıp onlardan sahici, objektif, sıcak bir hayat hikayesi anlatmaya çalıştı.
Ondan kalan eşyalar, onu anlatan anılar, çalıştığı karargahlar, yaşadığı evler, geride bıraktığı belgeler, sevdiği müzikler, söylediği sözler titizlikle derlendi.
Yeni kuşağın okulda öğrendiği klasik bilgilerden ve eski, siyah beyaz görüntülerden sıkılmış olacakları varsayımıyla filmde samimi bir dil ve modern animasyon teknikleri kullanıldı.
Filmin müziklerini, Atatürk gibi Balkanlardan yetişmiş uluslararası bir müzisyen olan Goran Bregovic besteledi.
NTV - KO'MEDYA ortaklığıyla "Mustafa", 70. ölüm yıldönümünde Atatürk'ü seyirciye yeniden tanıştırabilecek bir film oldu. Filmin dağıtımını ise Warner Bros üstlendi.
Film hakkında yapılan basın açıklaması:
10 Kasım 2008, Atatürk'ün ölümünün 70. yıldönümü...
Türkiye 70 yılda Ata'sı için dört başı mamur bir film yapamadı. Onu Türkiye'ye, dünyaya, yeni yetişenlere tam anlatamadı.
Yapılan belgeseller, Türkiye ölçeğiyle sınırlı, belli bir dönemle kısıtlı ve resmi bir dilde tutsak kaldı.
Selanik'ten Dolmabahçe'ye kadar hayatını başından sonuna mercek altına alan, onu şablonlardan uzak olarak askeri, siyasi, insani boyutlarıyla anlatan bir filmin eksikliği hep hissedildi.
"Mustafa", işte bu ihtiyaca cevaben hazırlandı.
15 yıldır Atatürk belgeselleri yapan, "Sarı Zeybek"le seyirciyi
Ata'nın insani yüzüyle tanıştıran Can Dündar ve ekibi şimdi onun bütün hayatını sinema diliyle anlatıyor.
29 Ekim'de vizyona girecek "Mustafa", seyirciyi, özellikle de yeni nesli Atatürk'ü yeniden keşfe davet ediyor.
Film için Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arşivleri başta olmak üzere, yerli ve yabancı pek çok arşiv özel izinle açıldı.
Atatürk'ün daha önce görülmemiş fotoğraflarına, hatıralarını yazdığı not defterlerine, yakınlarına yolladığı çok özel mektuplarına, günlüğüne, elyazmalarına ulaşıldı.
Çekim ekibi Atatürk'ün ayak bastığı Selanik'ten Manastır'a, Şam'dan Berlin'e, Sofya'dan Karlsbad'a kadar her coğrafyaya giderek, doğduğu odadan, öldüğü odaya dek her mekana girerek onun hayatını yerinde görüntüledi.
Geniş ve deneyimli bir kadro, Atatürk'e dair yazılmış kitapları, yerli yabancı basını, diplomatik yazışmaları tarayıp onlardan sahici, objektif, sıcak bir hayat hikayesi anlatmaya çalıştı.
Ondan kalan eşyalar, onu anlatan anılar, çalıştığı karargahlar, yaşadığı evler, geride bıraktığı belgeler, sevdiği müzikler, söylediği sözler titizlikle derlendi.
Yeni kuşağın okulda öğrendiği klasik bilgilerden ve eski, siyah beyaz görüntülerden sıkılmış olacakları varsayımıyla filmde samimi bir dil ve modern animasyon teknikleri kullanıldı.
Filmin müziklerini, Atatürk gibi Balkanlardan yetişmiş uluslararası bir müzisyen olan Goran Bregovic besteledi.
NTV - KO'MEDYA ortaklığıyla "Mustafa", 70. ölüm yıldönümünde Atatürk'ü seyirciye yeniden tanıştırabilecek bir film oldu. Filmin dağıtımını ise Warner Bros üstlendi.
Bir sansür var sansürde sansürden içeri!
Sansür her yerde artık.
Sansürün içinde, sansürün dışında.
Sansürle birlikte, sansürsüzlükte.
Sansür nerede?
İnsanlar kontrol altında sinek misali...
Toplumlar baskı altında denek misali...
Sinekler deneklerin içinde deney misali...
Susan çok, konuşan yok!
İletişimden koparılmaya çalışılıyoruz.
Düşünce özgürlüğünden mahrum bırakılıyoruz.
Ellerine geçen her fırsatta denetleniyoruz.
Ellerimiz bak bomboş!
Kıssaca...
Bir sansür var,
Sansürde.
Sansürden içeri!
Sansürün içinde, sansürün dışında.
Sansürle birlikte, sansürsüzlükte.
Sansür nerede?
İnsanlar kontrol altında sinek misali...
Toplumlar baskı altında denek misali...
Sinekler deneklerin içinde deney misali...
Susan çok, konuşan yok!
İletişimden koparılmaya çalışılıyoruz.
Düşünce özgürlüğünden mahrum bırakılıyoruz.
Ellerine geçen her fırsatta denetleniyoruz.
Ellerimiz bak bomboş!
Kıssaca...
Bir sansür var,
Sansürde.
Sansürden içeri!
Sansüre Sansür
Sansüre karşı duruşumuzu şimdi de blog aracılığıyla ortaya koymaya karar verdik. Bizi izlemeye devam edin...
SANSÜR, SADECE SANAL ORTAMLARDA DEĞİL, HER ORTAMDA VAR OLABİLEN BİR TEHLİKEDİR. SANAL ORTAMDAKİ SANSÜRÜN SANATA, RESİMLERE, FİLMLERE, KİTAPLARA DA SIÇRAMASI GAYET MÜMKÜNDÜR. BU NEDENLE, SANSÜRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI DURMAK GEREKMEKTEDIR ÇÜNKÜ SANSÜR, ÖZGÜRLÜĞÜN İHLALİDİR. BU NEDENLE BİZ SANSÜRE SANSÜR DİYORUZ VE BİRAZCIK SES ÇIKARIYORUZ.
SANSÜR, SADECE SANAL ORTAMLARDA DEĞİL, HER ORTAMDA VAR OLABİLEN BİR TEHLİKEDİR. SANAL ORTAMDAKİ SANSÜRÜN SANATA, RESİMLERE, FİLMLERE, KİTAPLARA DA SIÇRAMASI GAYET MÜMKÜNDÜR. BU NEDENLE, SANSÜRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI DURMAK GEREKMEKTEDIR ÇÜNKÜ SANSÜR, ÖZGÜRLÜĞÜN İHLALİDİR. BU NEDENLE BİZ SANSÜRE SANSÜR DİYORUZ VE BİRAZCIK SES ÇIKARIYORUZ.
Eylül 25, 2008
Mahzun Durmak
Sevdiğim insanlara
Kızabilirdim,
Eğer sevmek bana
Mahzun durmayı
Öğretmeseydi.
Orhan Veli Kanık
Kızabilirdim,
Eğer sevmek bana
Mahzun durmayı
Öğretmeseydi.
Orhan Veli Kanık
Eylül 23, 2008
Next Life
In my next life I want to live my life backwards. You
start out dead and get that out of the way. Then you
wake up in an old people's home feeling better every
day. You get kicked out for being too healthy, go
collect your pension, and then when you start work,
you get a gold watch and a party on your first day.
You work for 40 years until you're young enough to
enjoy your retirement. You party, drink alcohol, and
are generally promiscuous, then you are ready for high
school. You then go to primary school, you become a
kid, you play. You have no responsibilities, you
become a baby until you are born. And then you spend
your last 9 months floating in luxurious spa like
conditions with central heating and room service on
tap, larger quarters every day and then Voila! You
finish off as an orgasm! I rest.
Woody Allen
Woody Allen
Eylül 21, 2008
En değerli 20 global marka
Global Marka Danışmanı Interbrand'in yıllık 'Global Marka' araştırmasına göre en değerli ilk 20 marka şöyle sıralanıyor:
Coca-Cola, IBM, Microsoft, General Electric, Nokia, Toyota, Intel, McDonald’s, Disney, Google, Mercedes, Hewlett-Packard, BMW, Gilette, American Express, Louis Vuitton, Cisco, Marlboro, Citibank ve Honda.
Coca-Cola, IBM, Microsoft, General Electric, Nokia, Toyota, Intel, McDonald’s, Disney, Google, Mercedes, Hewlett-Packard, BMW, Gilette, American Express, Louis Vuitton, Cisco, Marlboro, Citibank ve Honda.
Sünnetçi İsmet Dural
Yurtdışında uygulanan, açıkhava mecrasını başarılı bir şekilde kullanan güzel bir işe rastladım. Daha önce görenler olabilir.
Sünnetçi İsmet Dural için yaratıcı bir poster hazırlanarak ağaçlara asılmış. Kopardığınız her parçanın üzerinde İsmet Dural’ın telefon numarası yazıyor. Basit ve ekonomik bir çözümle işi bitirmişler. Her yere de haber olmuşlar. Bu işin virali kendisini aşmış görünüyor. Tebrikler...
Advertising Agency: Healthy People by Grey, Istanbul, Turkey
Creative Director: Nurcan Yıldız
Art Director: Tarık Akın
Copywriter: Erçin Sadıkoğlu
Released: January 2008
Sünnetçi İsmet Dural için yaratıcı bir poster hazırlanarak ağaçlara asılmış. Kopardığınız her parçanın üzerinde İsmet Dural’ın telefon numarası yazıyor. Basit ve ekonomik bir çözümle işi bitirmişler. Her yere de haber olmuşlar. Bu işin virali kendisini aşmış görünüyor. Tebrikler...
Advertising Agency: Healthy People by Grey, Istanbul, Turkey
Creative Director: Nurcan Yıldız
Art Director: Tarık Akın
Copywriter: Erçin Sadıkoğlu
Released: January 2008
Karanlık
Müziğin renklere dönüştüğü, anlamsızlığın derinlere gömüldüğü yer. Tüm duygular, hatırlanan anlar, karanlık olduğunda yüzeye çıkar. En iyisi gözleri kapayıp daha da derine dalmaktır. Karanlıkta gözleri açmak ise alışana kadar güvensiz bir durgunluk verir. Gün boyu insanın üstüne başına bulaşmış olan gürültü, ya müziğe ya sessizliğe dönüşür. Aydınlık kabul etmekse, karanlık özgür bırakılmaktır.
Uyku karanlığın düşmanıdır. Düzgün uyuyan insanlar karanlığı hatırlamazlar. Uyandıkları zaman ile kahvaltı etmeleri arasında, gece gördükleri anlamsız rüyaları bir iki saniye akıllarından geçirip hemen unuturlar.
Karanlık umursamazlıktır. Gecenin bir vakti, rüzgardan sallanmakta olan bir ağacın dallarının arasından gelen soluk bir ışığın duvarda oluşturduğu gölgeleri izlemektir. Karanlık, ışıksızlıkta gözleri açık tutmaktır.
Teşekkürler wookiert...
Kaynak: ekşisözlük
Akıl Gözü
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.
Özdemir Asaf
Eylül 18, 2008
İstanbul'u dinliyorum, Youtube'um kapalı
İfade özgürlüğümüzü yaşamak, sansürü kendi çıkarları için kullananlara karşı tepkimizi göstermek, toplumu korumak adına yapılan hareketlerin amaçlarını gözler önüne sermek ve en önemlisi toplumu oluşturan özgür bireyler olduğumuzu göstermek için sansüre sansür hareketini başlatmıştık. Bunun devamında posterler hazırlayarak hareketin diğer ayağını yürütüyoruz. Bizi izlemeye devam edin!
Eylül 16, 2008
Reklam yazarı ne iş yapar?
Efsanevi 3 Hürel grubunun bir üyesi, 25 yılı devirmiş reklamcı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Feridun Hürel, reklamcılıkta olan deneyimlerini paylaşıyor. 'Reklam yazarı ne iş yapar?' videosunun yanısıra diğer videolara da ulaşabilirsiniz.
1.Seks bir ürünü sattırır mı?
2.Yaratıcılık nasıl geliştirilebilir?
3.Başarılı bir reklam kampanyası nasıl olur?
4.Reklam kampanyası nasıl hazırlanır?
5.Ürün iyi olmasa da reklam ürünü sattırabilir mi?
6.İyi reklam mutlaka pahalı mıdır?
7.Reklam ajansında nasıl iş bulunur?
8.Müşteri temsilcisi ne iş yapar?
9.Reklamcı olmak isteyenler mutlaka reklam mı okumalı?
10.Art direktör ne iş yapar?
11.Reklam sektöründe başarılı olmak için hangi özelliklere sahip olunmalı?
12.Creative direktör ne iş yapar?
1.Seks bir ürünü sattırır mı?
2.Yaratıcılık nasıl geliştirilebilir?
3.Başarılı bir reklam kampanyası nasıl olur?
4.Reklam kampanyası nasıl hazırlanır?
5.Ürün iyi olmasa da reklam ürünü sattırabilir mi?
6.İyi reklam mutlaka pahalı mıdır?
7.Reklam ajansında nasıl iş bulunur?
8.Müşteri temsilcisi ne iş yapar?
9.Reklamcı olmak isteyenler mutlaka reklam mı okumalı?
10.Art direktör ne iş yapar?
11.Reklam sektöründe başarılı olmak için hangi özelliklere sahip olunmalı?
12.Creative direktör ne iş yapar?
Eylül 11, 2008
günün (s)özü 348
Herkesin istediğini yapabileceği bir yerde hiç kimse istediğini yapamaz.
Frankin Delano Roosevelt
Frankin Delano Roosevelt
eNSTaNTaNeLeR 50
* Beni Smartıyorsınız...
* Muhalefetişist
* Eşcinsel isim
* Azıcık maaşım, kaygısız naaşım.
* Diz üssü bilgisayar
* Ben Affleck'im ama para bende!
* Go Google Go, Go Go...
* Kan gövdeyi mezara götürdü.
* Muhalefetişist
* Eşcinsel isim
* Azıcık maaşım, kaygısız naaşım.
* Diz üssü bilgisayar
* Ben Affleck'im ama para bende!
* Go Google Go, Go Go...
* Kan gövdeyi mezara götürdü.
Pozitif olsun!
Selim Tuncer bize kitap yazsın!
Diyalog yazarı A. Selim Tuncer 'i, nam-ı diğer Selim Abi 'yi kitap yazmaya ikna etmek için bir imza kampanyası başlatıldı. Tek yapmanız gereken adınızı, soyadınızı ve mesleğinizi (Varsa blog) yazarak selimtuncerbizekitapyazsin@gmail.com adresine göndermeniz...
Eylül 05, 2008
What is a Copywriter?
Whenever you hear a 30 second spot on the radio or read the words in a magazine print ad, a copywriter is responsible. A copywriter creates the text for advertisements, promotional brochures or other public relations outlets. Advertising agencies routinely refer to a written script as copy, thus the name copywriter applies to those who create the scripts. In earlier times, a copywriter may have been relegated to mundane chores such as rewriting weather reports or newswire stories, but today a copywriter is often just as invaluable as a graphic artist or the on-air talent who read the copywriter's words.
A good copywriter usually has a strong background in English and/or journalism. Many times a copywriter must work under tight space or timing constraints, so a degree of creativity and the ability to think under pressure is also a helpful trait. The idea is to use language to enhance the image of a product or create a desired mood. During a typical commercial production, the copywriter works closely with the client and other creative team members to generate ideas. From those brainstorming sessions comes a working script which will set the tone for the other elements -- video, music, narration, acting and so on.
There is still a lot of routine work performed by a copywriter, such as writing press releases for companies and general interest stories for newspapers. A copywriter may not have the opportunity to write the next Great American Novel every week, but the work is generally steady and pays well. Some see the position of copywriter as a solid introduction to the real business of writing. A working copywriter can also earn income by writing nonfiction pieces for print magazines or bidding on freelance writing contracts.
A copywriter working for a high-end professional advertising agency can actually do quite well financially. Other lucrative venues include ghostwriting for non-professional writers and freelance editing of scripts or novels. Those working for newspapers or television news organizations can advance from copywriting to production or editing work. Some copywriters are also employed as voice over talent for radio spots or actors in television commercials and promos.
A good copywriter usually has a strong background in English and/or journalism. Many times a copywriter must work under tight space or timing constraints, so a degree of creativity and the ability to think under pressure is also a helpful trait. The idea is to use language to enhance the image of a product or create a desired mood. During a typical commercial production, the copywriter works closely with the client and other creative team members to generate ideas. From those brainstorming sessions comes a working script which will set the tone for the other elements -- video, music, narration, acting and so on.
There is still a lot of routine work performed by a copywriter, such as writing press releases for companies and general interest stories for newspapers. A copywriter may not have the opportunity to write the next Great American Novel every week, but the work is generally steady and pays well. Some see the position of copywriter as a solid introduction to the real business of writing. A working copywriter can also earn income by writing nonfiction pieces for print magazines or bidding on freelance writing contracts.
A copywriter working for a high-end professional advertising agency can actually do quite well financially. Other lucrative venues include ghostwriting for non-professional writers and freelance editing of scripts or novels. Those working for newspapers or television news organizations can advance from copywriting to production or editing work. Some copywriters are also employed as voice over talent for radio spots or actors in television commercials and promos.
Eylül 03, 2008
"Lan" Kelimesinin Etimolojisi
Osmanlı Devleti zamanında Arapça, Farsça, Türkçe kelimelerin birbirine karıştığı Osmanlıca isimli yazı dilinde, oğlan anlamına gelen "Ulan" kelimesinin zamanla "Lan" kelimesine dönüşmesiyle oluşmuş olabilir bu kelime.
Kelimenin etimolojik kökenine giden araştırmalar olmuşsa da bir sonuç edinilememiştir. Bu kelimenin Fransızca kökenli olduğu ve eşek anlamına geldiği düşünülmektedir. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde Fransızca konuşmak moda haline gelmişti. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı sırasında güney illerini işgal eden Fransız ordusu, bu bölgede uzun süre kaldı. Özellikle Hatay’da 1939 referandumuna kadar Fransızlarla Hatay halkı iç içe yaşamıştı. Bu dönemde Fransızların sık sık kullandığı "L’ane" (Lan diye okunur) yani eşek kelimesi Türkler ve Araplar arasında da kullanılmaya başlanmıştı. Aynı zamanda "L’ane", budala, aptal, bilgisiz anlamına gelir. Dikkat ederseniz bu kelime en çok güney illerimizde kullanılır. Adana’da kavga esnasında ağızdan çıkan ilk kelime ‘Lan’dır.
Nişanyan, bu kelimenin, Türkçe oğlan kelimesiyle bir ilgisi olduğu kanısındaymış. 1950'lerden önce hiçbir kaynakta yer almaması, bu kelimenin etimolojisi hakkında kesin sonuçlara varmamızı engellemektedir.
Bence ulan kelimesiyle, oğlan kelimesi birbirine çok benziyor. Lan kelimesinin tarihsel gelişimi ve şekillenişi şu şekilde olabilir: oğlan>uğlan veya ûlan>ulan>lan. Türkçenin bazı ağızlarında baştaki o,ö harfi zamanla u,ü'ye dönüşebiliyor. Mesela, ölke>ülke. Balkanlardaki Türkler hâlâ oğlan yerine uğlan demektedir.
Başka kelimelerin hikayelerini öğrenmek için başliğa tıklayın...
Kelimenin etimolojik kökenine giden araştırmalar olmuşsa da bir sonuç edinilememiştir. Bu kelimenin Fransızca kökenli olduğu ve eşek anlamına geldiği düşünülmektedir. Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde Fransızca konuşmak moda haline gelmişti. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı sırasında güney illerini işgal eden Fransız ordusu, bu bölgede uzun süre kaldı. Özellikle Hatay’da 1939 referandumuna kadar Fransızlarla Hatay halkı iç içe yaşamıştı. Bu dönemde Fransızların sık sık kullandığı "L’ane" (Lan diye okunur) yani eşek kelimesi Türkler ve Araplar arasında da kullanılmaya başlanmıştı. Aynı zamanda "L’ane", budala, aptal, bilgisiz anlamına gelir. Dikkat ederseniz bu kelime en çok güney illerimizde kullanılır. Adana’da kavga esnasında ağızdan çıkan ilk kelime ‘Lan’dır.
Nişanyan, bu kelimenin, Türkçe oğlan kelimesiyle bir ilgisi olduğu kanısındaymış. 1950'lerden önce hiçbir kaynakta yer almaması, bu kelimenin etimolojisi hakkında kesin sonuçlara varmamızı engellemektedir.
Bence ulan kelimesiyle, oğlan kelimesi birbirine çok benziyor. Lan kelimesinin tarihsel gelişimi ve şekillenişi şu şekilde olabilir: oğlan>uğlan veya ûlan>ulan>lan. Türkçenin bazı ağızlarında baştaki o,ö harfi zamanla u,ü'ye dönüşebiliyor. Mesela, ölke>ülke. Balkanlardaki Türkler hâlâ oğlan yerine uğlan demektedir.
Başka kelimelerin hikayelerini öğrenmek için başliğa tıklayın...
eNSTaNTaNeLeR 49
* MS Office Mac'cinin kara gün dostudur.
* Çaresizseniz, çare sizsiniz.
* İki yalancı, iki yalancı
Birlikte ama yanlış
İki yalancı...
* Mücamüdahale
* Kondom kurşunu
* II gibi asal olacağına, I gibi asil ol!
* Ben sende tutuklandım...
* We Will We Will Need You!
* Çaresizseniz, çare sizsiniz.
* İki yalancı, iki yalancı
Birlikte ama yanlış
İki yalancı...
* Mücamüdahale
* Kondom kurşunu
* II gibi asal olacağına, I gibi asil ol!
* Ben sende tutuklandım...
* We Will We Will Need You!
Anando Süt Açıkhava Çalışması
Hindistan'ın yerel bir şirketi olan Anando Milk; küçük çocukların daha fazla süt tüketmeleri için yaratıcı bir açıkhava çalışması yapıyor. Amaç, meyve suyu ve enerji içeceklerine karşı kaybetmeye başladığı yarışta ben de varım diyebilmek. Çocukların zihnindeki süt algısını değiştirmek için onların fantezi dünyasına girip olayı abartmış. Böylece Cannes'da Bronz'u kapmış. Temiz iş.
Bence tek sorun açıkhava çalışmasının görünürlüğü. Çocukların yüzde kaçının gözleri bu kadar yükseklerdedir acaba? Ayrıca bu tarz bir çalışma Lego ya da Jenga için daha uygun görünüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)