Sefil bir nazara geldim nargile içinde duman
Baharsız sevişme edasındayım kimsesiz
İzah edemiyor durumumu hiçbir argüman
Ya bitir bu gelişmeyi kökünden
Ya da kısa dalga birşeyler çalınsın
Yine eskisi gibi radyolarda
Hani megahertz filan bazı sırlar veriyordu
Metalik sesleri ve bordroları olan saygın adamlar.
Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
Kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi
Ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak
Kimse ölmesin diye kimsenin aklında
Her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi, ayı hatta hiçbir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya
Ne deniyorsa ona atacak kalp
Ve süresi yirmidört saate çıkarılacak
Meskûn mahalde ağlamanın...
"Ne verdin de ne istiyorsun" yazacak ilkokul fişlerinde
Ve her gün
Her sevişmede
Veresiye değil
Peşin satan kazanacak.
Yılmaz Erdoğan
Kasım 30, 2007
Kasım 29, 2007
Marka olmak
Bir partide çok sahane bir kız gördünüz diyelim. Hemen yanına gidip: "Harika sevişirim!" derseniz; bu, 'doğrudan pazarlama'dır.
Arkadaş grubunuzla partide takılırken, arkadaşlarınızdan biri kıza gidip sizi gösterip: "Şu çocuk var ya, harika sevişir." derse; bu 'reklam'dır.
Partide sahane bir kız gördünüz. Yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün kızı arayıp dediniz ki: "Merhaba, harika sevişirim." Bu 'telemarketing'dir.
Partide şahane bir kız gördünüz. Hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki koyarsınız, ona kapıyı açarsınız, çantası düşerse hemen davranıp yakalar, kendisine verirsiniz. Dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz "Ha bu arada, harika sevişirim."; bu 'halkla ilişkiler'dir.
Partide sahane bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi ve dedi ki: "Duydum ki harika sevişiyormuşsun." Bu artık 'marka olmak'tır.
Arkadaş grubunuzla partide takılırken, arkadaşlarınızdan biri kıza gidip sizi gösterip: "Şu çocuk var ya, harika sevişir." derse; bu 'reklam'dır.
Partide sahane bir kız gördünüz. Yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün kızı arayıp dediniz ki: "Merhaba, harika sevişirim." Bu 'telemarketing'dir.
Partide şahane bir kız gördünüz. Hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki koyarsınız, ona kapıyı açarsınız, çantası düşerse hemen davranıp yakalar, kendisine verirsiniz. Dolaşmayı teklif edersiniz ve dersiniz "Ha bu arada, harika sevişirim."; bu 'halkla ilişkiler'dir.
Partide sahane bir kız gördünüz. Kız yanınıza geldi ve dedi ki: "Duydum ki harika sevişiyormuşsun." Bu artık 'marka olmak'tır.
günün (s)özü 238
İnsanların fikrinizi çalmasından korkmayın. Eğer fikriniz iyiyse, fikri anlatabilmek için boğazlarından zorla tıkmanız gerekir.
Howard Aiken
Howard Aiken
Kasım 28, 2007
7 Magic Words In Advertising!
Adverting has seven magic words used by elite SEO gurus. If you rely on advertising to make a living, you’re going to need to know these seven magic words and how to use them.
So let’s cut to the chase. The seven magic words are…
You
Instant
Guarantee
Fast
Easy
Free
Now
Use as many of these words into your ad as you can, assuming it makes sense to do so. For example, you wouldn’t use the word “free” to describe something that cost money.
For more, click the title please.
So let’s cut to the chase. The seven magic words are…
You
Instant
Guarantee
Fast
Easy
Free
Now
Use as many of these words into your ad as you can, assuming it makes sense to do so. For example, you wouldn’t use the word “free” to describe something that cost money.
For more, click the title please.
Tom & Jerry
William Hanna: Bence Jerry ölecek...
Joseph Barbera: Oğlum Jerry ölürse çizgi film biter!
William Hanna: Doğru, haklısın. Ya ölürse?
Joseph Barbera: Ölmez ölmez, bak kurtuldu yine.
William Hanna: Salak ya bu Tom! Yıllardır koşuyor şu farenin peşinden.
Joseph Barbera: Jerry işi biliyor, işe gitmiyor!
William Hanna: Evet, Tom da gamsız ayrıca.
Joseph Barbera: Gamsızın önde gideni, bi de beceriksiz.
William Hanna: Neyse...
Joseph Barbera: Bak barıştılar yine.
William Hanna: Demiştim ben sana, Jerry'nin öleceği yok.
Joseph Barbera: Ona bakılırsa Tom da ölmez.
William Hanna: Bitti işte!
Joseph Barbera: Güzeldi.
William Hanna: Eline sağlık!
Joseph Barbera: Senin de...
Seyahat
Söğüt ağacı güzeldir.
Fakat trenimiz
Son istasyona vardığı zaman
Ben dere olmayı
Söğüt olmaya
Tercih ederim.
Orhan Veli Kanık
Fakat trenimiz
Son istasyona vardığı zaman
Ben dere olmayı
Söğüt olmaya
Tercih ederim.
Orhan Veli Kanık
Küçük Prens
Küçük Prens (Fransızca Le Petit Prince) Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry'nin en ünlü romanı. 1943'te yayımlanmıştır. Roman New York'ta bir otel odasında yazılmıştır. Kitapta Exupéry'nin çizimleri de bulunur.
Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupéry, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular.
Kaynak: Vikipedi
Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupéry, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular.
Kaynak: Vikipedi
Sevdiğim Sloganlar - 12
Egos
Başınıza gelen en güzel şey
Goodyear
Çünkü tüm lastikler aynı değildir
Honda
Power of dreams
İgdaş
Gökyüzüyle arkadaş
Mr.Muscle
Zor işleri ona bırakın
Başınıza gelen en güzel şey
Goodyear
Çünkü tüm lastikler aynı değildir
Honda
Power of dreams
İgdaş
Gökyüzüyle arkadaş
Mr.Muscle
Zor işleri ona bırakın
Kasım 27, 2007
Altın Epica
Dünyanın en saygın reklamcılık yarışmalarından Epica Awards'da Epica Gold (Altın Epica) ödülüne basın dalında Türkiye'den DDB&Co. reklam ajansı layık görüldü.
Dünyanın en ünlü alkollü içecek markalarının reklamlarını geride bırakarak birinciliğe layık görülen Villa Doluca reklamlarında, rakı, bira, viski ve votka kadehleri şarapla dolu gösteriliyor ve "Şarap sevmeyenlerin bile sevebileceği kadar iyi bir şarap" fikri vurgulanıyor.
Reklamveren : Doluca
Reklam ajansı : DDB&Co.
Kreatif direktör : Karpat Polat
Reklam yazarı : Karpat Polat
Sanat yönetmeni : Ali Batı, Burak Kunduracıoğlu
Dünyanın en ünlü alkollü içecek markalarının reklamlarını geride bırakarak birinciliğe layık görülen Villa Doluca reklamlarında, rakı, bira, viski ve votka kadehleri şarapla dolu gösteriliyor ve "Şarap sevmeyenlerin bile sevebileceği kadar iyi bir şarap" fikri vurgulanıyor.
Reklamveren : Doluca
Reklam ajansı : DDB&Co.
Kreatif direktör : Karpat Polat
Reklam yazarı : Karpat Polat
Sanat yönetmeni : Ali Batı, Burak Kunduracıoğlu
Kendinizi yaratıcı hissedin!
Amerika’daki çok büyük yayın şirketlerinden birinin CEO’su çalışanlarının yaratıcı olmadığından yakınıyormuş. Sonunda dayanamamış, ülkenin en iyi psikologlarını tutmuş. Psikologlar bir sene boyunca şirkette inceleme yapmışlar. Sene sonunda CEO, psikologları yanına çağırmış ve sormuş: Benim çalışanlarım neden yaratıcı değil? Psikologlar şu yanıtı vermişler:
'Çünkü kendilerini yaratıcı hissetmiyorlar!'
'Çünkü kendilerini yaratıcı hissetmiyorlar!'
Birdirbir
Kasım 26, 2007
İyilik neye yarar?
1.
İyilik neye yarar,
Öldürülürse iyiler çarçabuk,
Ya da iyilik görenler?
Özgürlük neye yarar,
Yaşarsa bir arada
Özgürlerle tutsaklar?
Akılsız olmak madem ekmek sağlar herkese,
Akıl neye yarar?
2.
İyi insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
İyilik beklenmesin!
Özgür insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
Kavuşsun özgürlüğe herkes,
Özgürlük sevgisi geçersiz olsun!
Akıllı insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
Akılsızlık zararlı olsun!
Bertolt Brecht
Çeviri: A. Kadir
İyilik neye yarar,
Öldürülürse iyiler çarçabuk,
Ya da iyilik görenler?
Özgürlük neye yarar,
Yaşarsa bir arada
Özgürlerle tutsaklar?
Akılsız olmak madem ekmek sağlar herkese,
Akıl neye yarar?
2.
İyi insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
İyilik beklenmesin!
Özgür insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
Kavuşsun özgürlüğe herkes,
Özgürlük sevgisi geçersiz olsun!
Akıllı insan olacağınıza,
Öyle bir yere götürün ki dünyayı,
Akılsızlık zararlı olsun!
Bertolt Brecht
Çeviri: A. Kadir
Sayıların Dili - Bir
8 = Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
41 = Ali Baba ve Kırk Haramiler
35 = Yolun Yarısı
13 = Uğursuzluk
62 = Tavşan
41 = Ali Baba ve Kırk Haramiler
35 = Yolun Yarısı
13 = Uğursuzluk
62 = Tavşan
Kumbara Çeşitleri
Toprak Kumbara: Küpçülerde bulunurdu. Saksı vs. gibi ev aksesuarlarının yanında yine topraktan yapılan kumbara olurdu. Paralar birikince kumbara kırılır ve içindeki paralar ortaya saçılırdı... Benim favorim bu kumbara çeşidiydi. Hâlâ var mı bilmem!
Plastik Top Kumbara: Hem top oynanır hem de içinde para biriktirilirdi. Paralar biriktikçe ağırlığı artar oynaması güçleşirdi. İçi para dolu olduğundan sadece evde oynanırdı. Bu nedenle ayakta en fazla çorap olabilirdi. İnsanın ayak parmakları acırdı buna vurunca...
Uğur Böceği Kumbara: Kırmızı bir uğur böceği şeklindeki kumbaraydı ve üzerindeki benekler de unutulmamıştı. Plastikten yapılmıştı. Aynen plastik top kumbarada olduğu gibi dolduğu zaman ya para deliği esnetilir ya da kumbara olduğu gibi bıçakla yarılırdı...
İş Bankası Kumbarası: Kendine özgü şekli ve parıl parıl parlayan metaliyle en güzel kumbaralar arasında yer alırdı. Para deliğinde paranın içerden çıkmasını engelleyen mekanizma bile düşünülmüştü. Kağıt paraların da kıvrılarak atılabilmesi için ufak bir yuvarlak deliği olurdu. Kumbarayı açmak için anahtar gerekirdi.
Teşekkürler toshiba...
Kaynak: ekşisözlük
Plastik Top Kumbara: Hem top oynanır hem de içinde para biriktirilirdi. Paralar biriktikçe ağırlığı artar oynaması güçleşirdi. İçi para dolu olduğundan sadece evde oynanırdı. Bu nedenle ayakta en fazla çorap olabilirdi. İnsanın ayak parmakları acırdı buna vurunca...
Uğur Böceği Kumbara: Kırmızı bir uğur böceği şeklindeki kumbaraydı ve üzerindeki benekler de unutulmamıştı. Plastikten yapılmıştı. Aynen plastik top kumbarada olduğu gibi dolduğu zaman ya para deliği esnetilir ya da kumbara olduğu gibi bıçakla yarılırdı...
İş Bankası Kumbarası: Kendine özgü şekli ve parıl parıl parlayan metaliyle en güzel kumbaralar arasında yer alırdı. Para deliğinde paranın içerden çıkmasını engelleyen mekanizma bile düşünülmüştü. Kağıt paraların da kıvrılarak atılabilmesi için ufak bir yuvarlak deliği olurdu. Kumbarayı açmak için anahtar gerekirdi.
Teşekkürler toshiba...
Kaynak: ekşisözlük
Google mülakat soruları
Google, işe alım öncesi yaptığı zorlu görüşmelerle adından söz ettiriyor. İşe alınabilmek içinse mülakatlarda bir kişinin bile hakkınızda olumsuz görüş bildirmemesi gerekiyormuş. Başta ABD olmak üzere birçok ülkede araştırmalarda gençlerin ilk çalışmak istediği şirket olarak çıkan Google'ın mülakat öncesi testleri de farklı oluyor.
Mülakat sorularından örnekler
- Bir otobüse kaç golf topu sığar?
- Bozuk para boyutuna ininceye kadar sıkıştırıldınız ve kütleniz orantısal yoğunluğunuzu koruyacağınız kadar ufaldı. Ardından bir kıyıcı (blender) içine atıldınız ve 60 saniye içinde çalışmaya başlayacak. Ne yapardınız?
- Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.
- Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kere üst üste gelir?
- A noktasından B noktasına ulaşman gerek ama başaracağın kesin değil. Ne yaparsın?
- Dolabında o kadar çok tişört var ki seçmekte zorlanıyorsun. Daha kolay seçim yapmak için ne yaparsın?
- Bir otoyolda 30 dakika içinde bir araca rastlama oranı yüzde 0,95 ise 10 dakikada rastlama oranı nedir?
- Kolundaki saat 03:15. Akrep ve yelkovanın açısı kaçtır? (Sıfır değil!)
- Dört kişi gece karanlığında bir ip köprüden geçmek zorunda. Ancak sadece bir el fenerleri var ve içindeki pil 17 dakika yetecek. Köprü aynı anda iki kişiden fazla taşıyacak kadar sağlam değil ve el feneri olmadan geçmek için çok tehlikeli. Her kampçının geçiş hızı da farklı. Bir 1 dakikada, diğeri 2 dakikada, diğeri 5 ve en yavaşı 10 dakikada geçebiliyor. Nasıl olur?
- Bir partidesin. Sen ve arkadaşınla birlikte 10 kişi var. Arkadaşın seninle aynı gün doğmuş her kişi için 1 dolar vermek üzere bahse giriyor. Ama bulamadıkların için de 2 dolar alacağını söylüyor. Bu bahse girer miydin?
- Dünyada kaç piyano akortçusu var?
- Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?
- 5'ten 1'e doğru azalan rütbelerle beş korsanın var. En rütbeli korsan toplam 100 altının nasıl bölüşüleceğine karar verme hakkına sahip. Ancak diğerleri de onun kararına oy veriyor ve yarısından azından oy alırsa öldürülüyor. Kendi payını en fazla tutup hayatta kalması için nasıl bir paylaşım yapmalı?
Mülakat sorularından örnekler
- Bir otobüse kaç golf topu sığar?
- Bozuk para boyutuna ininceye kadar sıkıştırıldınız ve kütleniz orantısal yoğunluğunuzu koruyacağınız kadar ufaldı. Ardından bir kıyıcı (blender) içine atıldınız ve 60 saniye içinde çalışmaya başlayacak. Ne yapardınız?
- Veritabanının ne anlama geldiğini sekiz yaşındaki kuzeninizin anlayacağı bir şekilde açıklayın.
- Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kere üst üste gelir?
- A noktasından B noktasına ulaşman gerek ama başaracağın kesin değil. Ne yaparsın?
- Dolabında o kadar çok tişört var ki seçmekte zorlanıyorsun. Daha kolay seçim yapmak için ne yaparsın?
- Bir otoyolda 30 dakika içinde bir araca rastlama oranı yüzde 0,95 ise 10 dakikada rastlama oranı nedir?
- Kolundaki saat 03:15. Akrep ve yelkovanın açısı kaçtır? (Sıfır değil!)
- Dört kişi gece karanlığında bir ip köprüden geçmek zorunda. Ancak sadece bir el fenerleri var ve içindeki pil 17 dakika yetecek. Köprü aynı anda iki kişiden fazla taşıyacak kadar sağlam değil ve el feneri olmadan geçmek için çok tehlikeli. Her kampçının geçiş hızı da farklı. Bir 1 dakikada, diğeri 2 dakikada, diğeri 5 ve en yavaşı 10 dakikada geçebiliyor. Nasıl olur?
- Bir partidesin. Sen ve arkadaşınla birlikte 10 kişi var. Arkadaşın seninle aynı gün doğmuş her kişi için 1 dolar vermek üzere bahse giriyor. Ama bulamadıkların için de 2 dolar alacağını söylüyor. Bu bahse girer miydin?
- Dünyada kaç piyano akortçusu var?
- Aynı boyda sekiz topun var. Hepsi aynı ağırlıkta ancak bir tanesi biraz daha ağır. Bir terazide sadece iki defa tartarak hangi topun daha ağır olduğunu nasıl bulabilirsin?
- 5'ten 1'e doğru azalan rütbelerle beş korsanın var. En rütbeli korsan toplam 100 altının nasıl bölüşüleceğine karar verme hakkına sahip. Ancak diğerleri de onun kararına oy veriyor ve yarısından azından oy alırsa öldürülüyor. Kendi payını en fazla tutup hayatta kalması için nasıl bir paylaşım yapmalı?
Kasım 20, 2007
Digitürk reklamına "ince ayar"
Hazırladığı tanıtım filmleriyle reklam kampanyası yürüten Digitürk, son reklam filminde “muhafazakar kanal” ayarı yaptı.
Aynı apartmanda oturan erkek komşularının kapısını çalan bir genç kızın birlikte korku film izleme teklifini konu alan reklam filmi çeken Digitürk, şimdi de bunun ikinci bölümünü yayınladı.
Ancak Digitürk, Serdar Erener’in sahibi olduğu Alameti Farika reklam ajansına çektirdiği bu son reklam filminde iki ayrı versiyon hazırladı. Show TV, ATV gibi kanallarda yayınlanan reklam filminde karakterlerden biri bikinili görünürken, Kanal 7 ve Samanyolu TV gibi muhafazakar kanallar için hazırlanan versiyonunda ise aynı karakter aynı karede üstü giyinik olarak ekrana geldi.
Bikini sansürünün reklam filmini yayınlayan kanalların değil, Dijitürk’ün fikri olduğu ortaya çıktı. Kanal 7 reklam servisi yetkilileri bikini sansürü ile ilgili olarak, “Bizim bir sansür talebimiz olmadı. Reklamveren nasıl gönderdiyse öyle yayınlıyoruz. Diğer reklamlarımızdan da görebilirsiniz. Böyle sansürcü bir tavrımız yok” açıklamasını yaptı.
Reklam muhafazakar kanallar haricindeki kanallarda orjinal haliyle yayınlanırken, dindar kanallarda Janny yeşil tişörtünü hiç çıkartmıyor.
Kaynak: Marketing Türkiye
Aynı apartmanda oturan erkek komşularının kapısını çalan bir genç kızın birlikte korku film izleme teklifini konu alan reklam filmi çeken Digitürk, şimdi de bunun ikinci bölümünü yayınladı.
Ancak Digitürk, Serdar Erener’in sahibi olduğu Alameti Farika reklam ajansına çektirdiği bu son reklam filminde iki ayrı versiyon hazırladı. Show TV, ATV gibi kanallarda yayınlanan reklam filminde karakterlerden biri bikinili görünürken, Kanal 7 ve Samanyolu TV gibi muhafazakar kanallar için hazırlanan versiyonunda ise aynı karakter aynı karede üstü giyinik olarak ekrana geldi.
Bikini sansürünün reklam filmini yayınlayan kanalların değil, Dijitürk’ün fikri olduğu ortaya çıktı. Kanal 7 reklam servisi yetkilileri bikini sansürü ile ilgili olarak, “Bizim bir sansür talebimiz olmadı. Reklamveren nasıl gönderdiyse öyle yayınlıyoruz. Diğer reklamlarımızdan da görebilirsiniz. Böyle sansürcü bir tavrımız yok” açıklamasını yaptı.
Reklam muhafazakar kanallar haricindeki kanallarda orjinal haliyle yayınlanırken, dindar kanallarda Janny yeşil tişörtünü hiç çıkartmıyor.
Kaynak: Marketing Türkiye
Flashmob geldi...
Flashmob için merakla beklenen tarih ve yer açıklandı.
İlk birdirbir rekorunu 22 Kasım Perşembe İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüsü Öğrenci Kültür Merkezi önü saat 12.00-14.00 arasında kırıyoruz.
Yok ben bir daha yapacağım, çok eğlendim ya da onu kaçırdım buna geleyim diyorsan 24 Kasım Cumartesi Bağdat Caddesi Lacoste önü 14.00-16.00 arası da oynuyoruz.
Arkadaşlarını kap gel, flashmob'u keşfet! Bu rekorda senin de adın olsun!
Detaylı bilgi için www.imgoingtoflashmob.com'dan foruma üye olabilirsiniz.
Kasım 19, 2007
Hayal Oyunu
Ellerindi ellerimden tutan
Ellerimdi ellerinden tutan...
Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi
Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin
Kimbilir kaç martılar halinde...
Bir masada karşı karşıya
Seyrederken dudaklarını senin,
Dile gelmiş ilk Türkçeydik...
Henüz başlamış külrengi bahar,
Ne savaş, ne barıştık biz...
Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar
Manolyaya gece konmuş kumrular...
Can Yücel
Ellerimdi ellerinden tutan...
Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi
Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin
Kimbilir kaç martılar halinde...
Bir masada karşı karşıya
Seyrederken dudaklarını senin,
Dile gelmiş ilk Türkçeydik...
Henüz başlamış külrengi bahar,
Ne savaş, ne barıştık biz...
Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar
Manolyaya gece konmuş kumrular...
Can Yücel
Kasım 16, 2007
Ve Starbucks da reklamlarda!
Mağaza doygunluğuna ulaşan ve daha az işlem görülmeye başlanan Starbucks, müşterilerini bir bardak daha almaya teşvik etmek üzere ilk ulusal TV reklamı kampanyasını bugün hayata geçiriyor. Starbucks CEO’su Jim Donald, Wieden&Kennedy’nin hazırladığı reklam kampanyası sayesinde daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçladıklarını söyledi.
Starbucks yıllardır, mağazaları önünde oluşan uzun kuyrukların nedeninin, mağazalarıyla bir yaşam tarzı sunmasının yanı sıra, yürüttükleri pazarlamanın özü olduğuna inanıyordu. Starbucks’ın her yıl yaptığı kırmızı bardak kampanyası bu yıl internet ve outdoor dışında TV reklamıyla destekleniyor. Starbucks’ın ABD’de mağaza başına hareketlilikte yüzde 1’lik bir düşüş yaşaması, yıllık mali hedefinde azalmaya, bu da hisselerinde yüzde 6’lık düşüşe yol açtı. Starbucks önümüzdeki yıl bin 600 yeni mağaza açmayı planlıyor. Bu, daha önce planlanandan 100 mağaza daha az.
Kaynak: Marketing Türkiye
Starbucks yıllardır, mağazaları önünde oluşan uzun kuyrukların nedeninin, mağazalarıyla bir yaşam tarzı sunmasının yanı sıra, yürüttükleri pazarlamanın özü olduğuna inanıyordu. Starbucks’ın her yıl yaptığı kırmızı bardak kampanyası bu yıl internet ve outdoor dışında TV reklamıyla destekleniyor. Starbucks’ın ABD’de mağaza başına hareketlilikte yüzde 1’lik bir düşüş yaşaması, yıllık mali hedefinde azalmaya, bu da hisselerinde yüzde 6’lık düşüşe yol açtı. Starbucks önümüzdeki yıl bin 600 yeni mağaza açmayı planlıyor. Bu, daha önce planlanandan 100 mağaza daha az.
Kaynak: Marketing Türkiye
Kasım 15, 2007
eNSTaNTaNeLeR 30
* Nokia : Collecting People
* Gümrük Dergisi
* Ebeveyn eee ee e!
* 1 seçersin. 1 vazgeçersin.
* Break Fast of Sun Day
* 3çgen
* Göz var aldatır, göz var aldanır.
* within & without
* Gümrük Dergisi
* Ebeveyn eee ee e!
* 1 seçersin. 1 vazgeçersin.
* Break Fast of Sun Day
* 3çgen
* Göz var aldatır, göz var aldanır.
* within & without
Koton tişörtleri
Koton firması, MediaCat sponsorluğunda gerçekleşen The Big Idea Konferansı'nda konferans salonundaki sandalyelere giydirme yapmış. Sandalyelere giydirilen tişörtlerin arkalarına yapılan ceplerde, fındık fıstık, kalem defter ve içmek için su var.
Sandalyelere giydirilen fonksiyonel tişörtlerin üzerinde şunlar yazıyor:
- Biraz da not alalım(kalem-defter)
- Enerji deposu(fındık-fıstık)
- Susadıkça(500 ml hayat su)
Bu güzel çalışma için tebrikler!
Cengiz Çatalkaya'ya bu paylaşım için teşekkürler...
Kasım 14, 2007
günün (s)özü 230
Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Marka Yönetimi
Marka yönetimi gerçekleştirebilmek için, işe uygun üst yönetim kadrosu, iyi bir çalışan grubu ve etkili iletişim, iyi bir ürün, kalifiye bir isim, marka konumlandırmasında profesyonellik, iyi tanıtım ki buna görsel kimlik, reklam, pr çalışmalari da dahil-yani bir yerde big idea, pazarlama ve satış stratejilerinin belirlenmesi, servis- dağıtım ağının oluşturulması veya yöntemin belirlenmesi, genel değerlendirme, sürekli geliştirme ve arge çalışmaları konuları ile ilgili hazırlık yapıp, pazar ve sektör verileri bilimsel verilerle değerlendirilmelidir ki başarı sağlanabilsin.
Teşekkürler allan quatarmain...
Kaynak: ekşisözlük
Teşekkürler allan quatarmain...
Kaynak: ekşisözlük
Kasım 13, 2007
İlham Geldiğinde Yazın
Yazarlar sanatçıdırlar. Bazıları aç dolaşır; ama oyuncuların tersine, 5 kilo daha vermek, bir sonraki şovun sergilenmesine yardımcı olmaz. Öte yandan, yazarlığın pek çok avantajı vardır. Yazarlığın diğer mesleklere göre bir avantajı esnekliktir. Neredeyse her zaman ve her yerde yazabilirsiniz. İzleyiciye ihtiyacınız yoktur. Saçınızın düzgün olması gerekmez. Sadece, düşüncelerinizi kaydedeceğiniz bir araca ihtiyacınız vardır: kalem ve kağıt, bilgisayar, kayıt cihazı, vb. Bu kadar! Şimdi yazabilirsiniz.
Siz de benim gibiyseniz, okyanusun üzerinde fırtınaların oluşması misali, fikirler zihninizin içinde güç kazanır; ama orada kalır. Fikirler, dalgalar gibi gelip gider. Başarılı bir yazar olmak için, dağılmadan önce bu fikirleri işlemeniz gerekir. İlham geldiğinde yazın. Bir görüşü, birkaç kelimeyle not alarak saklayabilirsiniz. Fikirlerinize daha çok zaman ayırabildiğinizde, notlarınıza geri dönün. Yapabiliyorsanız, kelimelerin, daha henüz kıvrımlar halindeyken ve hız kazanırken, zihninizden yazı ortamlarına akmasını sağlayın. Onları yakalayın. Ben her zaman zihnimin içinde yazıyorum ve bütün fikirlerimi kaydedemiyorum. Özellikle de araba kullanırken ya da duş alırken aklıma gelenleri. Ama kendimi, mümkün olduğunca, hiç de ilham verici olmayan e-posta okumak ya da fatura yazmak gibi işler yerine “fikir yakalamaya” öncelik vermek konusunda eğittim. İlham geldiğinde, duruyor ve yazıyorum. Bu, aynı zamanda daha etkili; çünkü ilham geldiğinde ateşli bir biçimde yazabiliyorum.
Yazma alanınızı sınırlamayın. Deney yapmak için kendinize izin verin. İçinizden birşey hakkında yazı yazmak geliyorsa, bunu yapın. Nasıl fiziksel sesinizi farklı sesler çıkarmak üzere eğitebiliyorsanız, yazınsal sesinizi de farklı türleri kapsayacak biçimde eğitebilirsiniz. Sesinizi alıştırma yaparak daha iyi hale getirebilirsiniz. Aynı zamanda, kendiniz için daha önce var olduğunu bilmediğiniz ilgi ve tutku alanları bulabilirsiniz. Sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşey hakkında yazmak, kendinizi kayıtsız hissettiğiniz bir konuda yazmaktan her zaman daha iyidir.
Bir yazar olarak, saldırıya açık olduğunuzu bilmelisiniz. Sözleriniz basıldığında, düşünce ve fikirlerinizi dünyaya açmış olursunuz. Eleştiriye ve reddedilmeye açık hale gelirsiniz. Bu, bütün sanatçılar için geçerlidir. Ret ve eleştiri ile karşılaştığınızda, ki karşılaşacaksınız, ders alın ve olgunlaşın; ama cesaretinizi kırmayın. Yazı hayranlığı, müzik hayranlığı gibidir. Farklı müzikler, farklı insanlara cazip gelir. Çok az parça, evrensel düzeyde kabul görür. Uygun dinleyici kitlesini bulmak, başarı için gereklidir.
Bazen oyuncular, kariyerlerini geliştirmek ve ihtiyaç duydukları parayı kazanmak için, ticari reklamlar çeker ya da bunlarda küçük roller alırlar. Benzer biçimde, sizi uykudan kaldırmayan konularda yazma ihtiyacı duyabilirsiniz. Aslında bunlar, uykuya dalmanızı sağlar. Çoğu sanatçı, sevdikleri işi yaparak yaşamlarını kazanma lüksüne ulaşmadan önce ciddi bir bedel öder. Olumlu bir tutum, her tür görevi daha zevkli, sonuçları da daha değerli hale getirir. Sebat ve kararlılık, yaşamını kazanmak için yazmak isteyenler ile bunu yapanları birbirinden ayırır.
Başarılı yazarların, son teslim tarihleri vardır. Bu tarihten önce ilham gelmezse ne yapacaksınız? İlhamı yetiştirin. Kendi başınıza ya da başkalarıyla beyin fırtınası yapın; konuları Web’de, kütüphanede ya da bir kitapçıda araştırın; kitap ya da gazete okuyun; yürüyüşe çıkın; hatta mola verin. Zihninizi temizlemek, yeni fikirlere yer açabilir. Bütün bu yöntemler başarısız olursa, basitçe oturun ve yazmaya başlayın. Sanatçıysanız, sözcükler akacaktır. Bazılarının sonsuza dek silinmesi gerekecek; bazıları yayımlanma başarısı gösterecektir. Muhtemelen, birkaçı da her daim var olacaktır.
Mary Jesse
Siz de benim gibiyseniz, okyanusun üzerinde fırtınaların oluşması misali, fikirler zihninizin içinde güç kazanır; ama orada kalır. Fikirler, dalgalar gibi gelip gider. Başarılı bir yazar olmak için, dağılmadan önce bu fikirleri işlemeniz gerekir. İlham geldiğinde yazın. Bir görüşü, birkaç kelimeyle not alarak saklayabilirsiniz. Fikirlerinize daha çok zaman ayırabildiğinizde, notlarınıza geri dönün. Yapabiliyorsanız, kelimelerin, daha henüz kıvrımlar halindeyken ve hız kazanırken, zihninizden yazı ortamlarına akmasını sağlayın. Onları yakalayın. Ben her zaman zihnimin içinde yazıyorum ve bütün fikirlerimi kaydedemiyorum. Özellikle de araba kullanırken ya da duş alırken aklıma gelenleri. Ama kendimi, mümkün olduğunca, hiç de ilham verici olmayan e-posta okumak ya da fatura yazmak gibi işler yerine “fikir yakalamaya” öncelik vermek konusunda eğittim. İlham geldiğinde, duruyor ve yazıyorum. Bu, aynı zamanda daha etkili; çünkü ilham geldiğinde ateşli bir biçimde yazabiliyorum.
Yazma alanınızı sınırlamayın. Deney yapmak için kendinize izin verin. İçinizden birşey hakkında yazı yazmak geliyorsa, bunu yapın. Nasıl fiziksel sesinizi farklı sesler çıkarmak üzere eğitebiliyorsanız, yazınsal sesinizi de farklı türleri kapsayacak biçimde eğitebilirsiniz. Sesinizi alıştırma yaparak daha iyi hale getirebilirsiniz. Aynı zamanda, kendiniz için daha önce var olduğunu bilmediğiniz ilgi ve tutku alanları bulabilirsiniz. Sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşey hakkında yazmak, kendinizi kayıtsız hissettiğiniz bir konuda yazmaktan her zaman daha iyidir.
Bir yazar olarak, saldırıya açık olduğunuzu bilmelisiniz. Sözleriniz basıldığında, düşünce ve fikirlerinizi dünyaya açmış olursunuz. Eleştiriye ve reddedilmeye açık hale gelirsiniz. Bu, bütün sanatçılar için geçerlidir. Ret ve eleştiri ile karşılaştığınızda, ki karşılaşacaksınız, ders alın ve olgunlaşın; ama cesaretinizi kırmayın. Yazı hayranlığı, müzik hayranlığı gibidir. Farklı müzikler, farklı insanlara cazip gelir. Çok az parça, evrensel düzeyde kabul görür. Uygun dinleyici kitlesini bulmak, başarı için gereklidir.
Bazen oyuncular, kariyerlerini geliştirmek ve ihtiyaç duydukları parayı kazanmak için, ticari reklamlar çeker ya da bunlarda küçük roller alırlar. Benzer biçimde, sizi uykudan kaldırmayan konularda yazma ihtiyacı duyabilirsiniz. Aslında bunlar, uykuya dalmanızı sağlar. Çoğu sanatçı, sevdikleri işi yaparak yaşamlarını kazanma lüksüne ulaşmadan önce ciddi bir bedel öder. Olumlu bir tutum, her tür görevi daha zevkli, sonuçları da daha değerli hale getirir. Sebat ve kararlılık, yaşamını kazanmak için yazmak isteyenler ile bunu yapanları birbirinden ayırır.
Başarılı yazarların, son teslim tarihleri vardır. Bu tarihten önce ilham gelmezse ne yapacaksınız? İlhamı yetiştirin. Kendi başınıza ya da başkalarıyla beyin fırtınası yapın; konuları Web’de, kütüphanede ya da bir kitapçıda araştırın; kitap ya da gazete okuyun; yürüyüşe çıkın; hatta mola verin. Zihninizi temizlemek, yeni fikirlere yer açabilir. Bütün bu yöntemler başarısız olursa, basitçe oturun ve yazmaya başlayın. Sanatçıysanız, sözcükler akacaktır. Bazılarının sonsuza dek silinmesi gerekecek; bazıları yayımlanma başarısı gösterecektir. Muhtemelen, birkaçı da her daim var olacaktır.
Mary Jesse
günün (s)özü 229
İyi bir pazarlama adımı attığınızda, bu adım genellikle geleceğin tahmin edilmesine dayanır.
Jack Trout
Jack Trout
Küçük Düşünün
Reklamın en iyilerinden birisi: 'Dürüstçe tanıtılan dürüst otomobil'
1959'da, ABD'de onbinlerce satış yapan Vokswagen, 'rüya - otomobillerin' vatanında ayrışabilmek için bir kampanyaya başladı. İkinci Dünya Savaşı'nın anıları hala tazeyken, Almanya kökenli bir markanın kendisini kabul ettirebilmesi çok da kolay değildi. Bu yüzden, DDB'nin kurucusu, efsanevi reklamcı William Bernbach işe ekibini fabrikaya göndererek başladı.
Amacı ürünün ruhunu anlayabilmekti. Fabrikadaki kalite kontrolünden çok etkilenen ekip, 'dürüstçe tanıtılan, dürüst bir otomobil' yaratmaya karar verdi.
Ortaya yalın, kısa ve bilgi veren bir dizi ilan çıktı. Parlak renkli Amerikan otomobil reklamlarından ayrışmak amacıyla, siyah - beyaz hazırlanan çalışmalar ürün özellikleri üzerine kuruldu. Herkesin büyüklüğüyle övündüğü bir pazarda, 'Küçük Düşünün' çağrısıyla, izleyicisinin zekasına güvenerek hazırlanan kampanya hem VW'a büyük başarı getirdi hem de reklam klasikleri arasına girdi.
1959'da, ABD'de onbinlerce satış yapan Vokswagen, 'rüya - otomobillerin' vatanında ayrışabilmek için bir kampanyaya başladı. İkinci Dünya Savaşı'nın anıları hala tazeyken, Almanya kökenli bir markanın kendisini kabul ettirebilmesi çok da kolay değildi. Bu yüzden, DDB'nin kurucusu, efsanevi reklamcı William Bernbach işe ekibini fabrikaya göndererek başladı.
Amacı ürünün ruhunu anlayabilmekti. Fabrikadaki kalite kontrolünden çok etkilenen ekip, 'dürüstçe tanıtılan, dürüst bir otomobil' yaratmaya karar verdi.
Ortaya yalın, kısa ve bilgi veren bir dizi ilan çıktı. Parlak renkli Amerikan otomobil reklamlarından ayrışmak amacıyla, siyah - beyaz hazırlanan çalışmalar ürün özellikleri üzerine kuruldu. Herkesin büyüklüğüyle övündüğü bir pazarda, 'Küçük Düşünün' çağrısıyla, izleyicisinin zekasına güvenerek hazırlanan kampanya hem VW'a büyük başarı getirdi hem de reklam klasikleri arasına girdi.
Kasım 12, 2007
Günler ve Aylar
Tavla oynayanlar Farsça altıya kadar saymasını bilirler (yek, du, se, cihar, penç, şeş). Şimdi de yedi sayısını öğreniyoruz. Farsça yedi 'heft' dir (veya hefte). Yedi günlük 'hafta' ismi de buradan alınmıştır. Halen Türkçe'de kullandığımız gün isimlerinin kökenlerinin neler olduklarını biliyor musunuz?
Cuma - Arapça (toplama, toplanma)
Cumartesi - Arapça (ertesi - Türkçe)
Pazar - Farsça (ba = yemek, zar = yer)
Pazartesi - Farsça (ertesi - Türkçe)
Salı - İbrânice (üçüncü)
Çarşamba - Farsça (cehar şenbe = dördüncü gün)
Perşembe - Farsça (penç şenbe = beşinci gün)
Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin geldikleri yerler de karışık. Hicri takvimdeki Arabi ay isimlerinin bugün hiçbirini kullanmamamıza rağmen yine de Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül aylarının isimlerinin kökenleri Arapça ve Süryanice, Kasım ayının ise Arapça. İşin daha ilginç yanı bunlardan Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül hemen hemen aynı telaffuzla Yahudi takviminde de yer alıyorlar. Gelin ayların isimleri ve kökenlerine bir göz atalım.
Ocak = Türkçe (Kışın evlerde ateş yakılan yer)
Şubat = Süryanice
Mart = Latince (Maritus - mitolojik isim Mars'tan)
Nisan = Süryanice
Mayıs = Latince (Tanrıça Maria'nın ayı)
Haziran = Süryanice
Temmuz = Arapça / Süryanice
Ağustos = Latince (Roma İmparatoru Augustus'un adından)
Eylül = Süryanice
Ekim = Türkçe (Toprağı ekmekten)
Kasım = Arapça (Bölen)
Aralık = Türkçe (İki zaman dilimi arası)
Cuma - Arapça (toplama, toplanma)
Cumartesi - Arapça (ertesi - Türkçe)
Pazar - Farsça (ba = yemek, zar = yer)
Pazartesi - Farsça (ertesi - Türkçe)
Salı - İbrânice (üçüncü)
Çarşamba - Farsça (cehar şenbe = dördüncü gün)
Perşembe - Farsça (penç şenbe = beşinci gün)
Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin geldikleri yerler de karışık. Hicri takvimdeki Arabi ay isimlerinin bugün hiçbirini kullanmamamıza rağmen yine de Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz ve Eylül aylarının isimlerinin kökenleri Arapça ve Süryanice, Kasım ayının ise Arapça. İşin daha ilginç yanı bunlardan Şubat, Nisan, Temmuz ve Eylül hemen hemen aynı telaffuzla Yahudi takviminde de yer alıyorlar. Gelin ayların isimleri ve kökenlerine bir göz atalım.
Ocak = Türkçe (Kışın evlerde ateş yakılan yer)
Şubat = Süryanice
Mart = Latince (Maritus - mitolojik isim Mars'tan)
Nisan = Süryanice
Mayıs = Latince (Tanrıça Maria'nın ayı)
Haziran = Süryanice
Temmuz = Arapça / Süryanice
Ağustos = Latince (Roma İmparatoru Augustus'un adından)
Eylül = Süryanice
Ekim = Türkçe (Toprağı ekmekten)
Kasım = Arapça (Bölen)
Aralık = Türkçe (İki zaman dilimi arası)
Curiosity
Sevdiğim Sloganlar - 11
Akmina Maden Suyu
Meyveler gaza geldi
Digiturk
Digi digi digi Türkler, mutlu mesut aileler
Durex
Because feeling is everything
Nescafe
Kokusunda davet var
Kemal Kükrer
Mutfakta son sözü o söyler
Teşekkürler cuneytkacer...
Meyveler gaza geldi
Digiturk
Digi digi digi Türkler, mutlu mesut aileler
Durex
Because feeling is everything
Nescafe
Kokusunda davet var
Kemal Kükrer
Mutfakta son sözü o söyler
Teşekkürler cuneytkacer...
Kasım 11, 2007
I'm going to flashmob
Dünyanın her yerinde çok ses getiren 'flash mob' ilk kez Türkiye'de. Sen de mutlaka bu hareketin içinde olmalısın. Enerjini açığa çıkarmak, genç olduğunun altını çizmek, hem eğlenceli hem de ses getirecek bir hareketin parçası olmak istiyorsan mutlaka katılmalısın.
Türkiye'nin ilk flash mob'unda çocukluğumuzun oyununa geri dönüyoruz ve birdirbir rekorunu kırıyoruz. Arkadaşlarınla ve daha önce tanımadığın yüzlerce kişiyle aynı anda içindeki enerjiye birdirbirle hareket özgürlüğü sağlayabilirsin.
Haydi birdirbir rekoru kırmaya!
Oyunun dışında kalma!
Ayrıntılar için başlığa tıkla!
Türkiye'nin ilk flash mob'unda çocukluğumuzun oyununa geri dönüyoruz ve birdirbir rekorunu kırıyoruz. Arkadaşlarınla ve daha önce tanımadığın yüzlerce kişiyle aynı anda içindeki enerjiye birdirbirle hareket özgürlüğü sağlayabilirsin.
Haydi birdirbir rekoru kırmaya!
Oyunun dışında kalma!
Ayrıntılar için başlığa tıkla!
Kasım 10, 2007
Smirnoff Experience Turkey
Ağır edebiyatları, tüm dünya tarafından kabul edilen soğuk mizaçları, global dünyaya uzun süre dayanan rejimleri, uzun bacaklı güzel kızları onlara tezat kırmızı burunlu erkekleri, son derece karizmatik kalpakları, votkaları ve matruşkalarıyla zihnimize kodlanan ‘Russian’ sözcüğü, yanına ‘Disco’yu da alarak hepimiz için bambaşka çağrışımlar yaratacak artık. Tüm İstanbul, Balkan ritimleri eşliğinde dans etmekten kendinden geçeceği, daha önce şaşırmamış olacağı sürprizlerle karşılaşacağı, çingene ruhundan bir parçayı kendine enjekte edeceği ve hiç bitmesini istemeyeceği gecelere hazırlıklı olsun.
Smirnoff Experience
“Experience Russian Disco” başlığıyla İstanbul’un birbirinden özel mekanlarında gerçekleşecek partiler dünyanızı değiştirecek. Ayaklarınızı yerden kesecek serinin açılışını, İstanbul’da sergilediği performanslarla dinleyenleri kendinden geçiren ve artık rahatlıkla ‘King of Russian Disco’ olarak isimlendirilebilecek Shantel yapacak.
Smirnoff Experience dünya çapında bir organizasyon, orijinal müzik ve içki keyfiyle diğerlerinden ayrılıyor.
Eğlence anlayışınıza yeni bir boyut getirecek Smirnoff Experience serisinin açılış partisi “Smirnoff Experience Russian Disco” ile 23 Kasım’da Refresh The Venue – Maslak’ta.
Artık etrafınıza daha dikkatli bakın çünkü her an kampüsünüzde kafasında kalpak, üzerinde smirnoff t-shirtlü birileri sizi de bu özel geceye davet edebilir!
Ayrıca Facebook üzerinden de www.smirnoffexperienceturkey.com 'a girip davetiye kazanma şansı yakalayabilirsiniz!
Smirnoff Experience
“Experience Russian Disco” başlığıyla İstanbul’un birbirinden özel mekanlarında gerçekleşecek partiler dünyanızı değiştirecek. Ayaklarınızı yerden kesecek serinin açılışını, İstanbul’da sergilediği performanslarla dinleyenleri kendinden geçiren ve artık rahatlıkla ‘King of Russian Disco’ olarak isimlendirilebilecek Shantel yapacak.
Smirnoff Experience dünya çapında bir organizasyon, orijinal müzik ve içki keyfiyle diğerlerinden ayrılıyor.
Eğlence anlayışınıza yeni bir boyut getirecek Smirnoff Experience serisinin açılış partisi “Smirnoff Experience Russian Disco” ile 23 Kasım’da Refresh The Venue – Maslak’ta.
Artık etrafınıza daha dikkatli bakın çünkü her an kampüsünüzde kafasında kalpak, üzerinde smirnoff t-shirtlü birileri sizi de bu özel geceye davet edebilir!
Ayrıca Facebook üzerinden de www.smirnoffexperienceturkey.com 'a girip davetiye kazanma şansı yakalayabilirsiniz!
günün (s)özü 226
Günümüz toplumu, benzer eğitim almış benzer çalışanların; benzer fikirlerle benzer ürünleri, benzer kalite, benzer fiyat ve benzer yöntemlerle sattıkları benzer firmalarla dolu.
Kjell Nordstrom & Jonas Ridderstrale
Kjell Nordstrom & Jonas Ridderstrale
AnlamKat!
AnlamKat!, pazarlama ile dünyayı iyileştirebileceğine inanan insanların topluluğu. Dünyayı iyileştirecek ve hayata anlam katacak yenilikçi fikirlerimizi yaratıp bunları herkese duyuruyoruz. İnsanlara ve markalara ilham veriyoruz.
AnlamKat! kâr amacı gütmeyen gönüllü bir topluluk. Yarattığımız tüm geliri ilkyardım vakfına bağışlıyoruz.
AnlamKat! tüm yaratıcı kişilere açık. Yaratıcı gücünüzü dünyayı iyileştirmek için kullanın. Fikir ve projeleriniz ile çözümün bir parçası olun.
AnlamKat!'da neler oluyor? Ne konuşuyoruz? Ne planlıyoruz? Burada kimler var?
Görmek ve sohbete dahil olmak için facebook grubuna katılabilirsiniz, ayrıca başlığa tıklayıp blogda neler olup bittiğini öğrenebilirsiniz.
AnlamKat! kâr amacı gütmeyen gönüllü bir topluluk. Yarattığımız tüm geliri ilkyardım vakfına bağışlıyoruz.
AnlamKat! tüm yaratıcı kişilere açık. Yaratıcı gücünüzü dünyayı iyileştirmek için kullanın. Fikir ve projeleriniz ile çözümün bir parçası olun.
AnlamKat!'da neler oluyor? Ne konuşuyoruz? Ne planlıyoruz? Burada kimler var?
Görmek ve sohbete dahil olmak için facebook grubuna katılabilirsiniz, ayrıca başlığa tıklayıp blogda neler olup bittiğini öğrenebilirsiniz.
10 Kasım'larda Yürümek
Atatürk'üm işte 10 Kasım yine
Dalgalanır ağaçlarla oğullar
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar
Özlemin ta yüreğime işlemiş
Seni bulmak, seni görmek için ben
Bütün toprakaltıyla barışacağım
Ereceğim sana usta, barışta, başarıda
Öyle
Güçlüsün ki
Güçleneceğim
Öyle yücesin ki, yüceleceğim
Düşüne düşüne seni kocaman kocaman
Dağlara, dağlara karışacağım
Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz
Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt
Sanki ellerim gece
Sanki ellerim gündüz
Yazacağım seni daha, bir daha
Ben senin ölümünle yarışacağım
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)