Kimi ÖSS’yi, kimi ÖYS’yi, kimi de her iki sınav sistemini tatmıştır geçmişinde...
2006’nın garip ÖSS sisteminde en çok sevdiğim bölüm olan Türkçe sorularına göz atayım dedim. Soruları çözerken daha önce heyecanlanacağımı düşünmediğim iki soru metnini sizinle paylaşmak istedim.
Buyrun...
1. Bölüm Türkçe Testi/Soru 21:
‘Romancılarımız, edebiyatımızın bir döneminde toplumsal sorunlara sahip çıkmayı ilke edinmiş, yapıtlarında bunları yansıtmaya çalışmışlardı. Daha sonra Türkiye’nin ve dünyanın değişmesiyle bu yaklaşım da geçerliğini yitirdi. Romancılarımız toplumsal konular yerine bireysel konuları anlatmaya yöneldi. Bu yönelim, onların kimi düşünceleri yansıtmaması anlamına gelmez. Elbette her romanın yine de bir iletisi vardır. Ama bu, hesaplı bir biçimde, bir amaç doğrultusunda yapılyorsa o zaman, yazılan, romanlığını yitirir; ya reklam metni olur ya da propaganda.’
Bu parçada romanlarla ilgili olarak karşı çıkılan nedir?
D) Bir düşünceye bağlanıp onun benimsetilmeye çalışılması.
Reklam metinlerinin hedef kitleyi oluşturan bireyler üzerinde ince elenip sık dokularak düşünülüp yazılması, reklamverenin pazar payını artırması ve bir amaç( ürün/hizmet satışı, ürün/hizmet sadakati, kurumsal kimlik...) doğrultusunda yapılması her ne kadar bize reklamı ya da propagandayı hatırlatsa da, yazılanın yukarıda saydığım nedenlerle romanlığını yitirip reklam metni gibi yorumlanması kısa ve öz bir tabir olmuş. Zaten aramızda ‘konsept’ olarak anılan, ‘düşünce’ye bağlanıp onu hedef kitleye benimsetmek de cevabı ele veriyor.
1. Bölüm Türkçe Testi/Soru 29:
‘Yazı insanıyım ben. Yazıdan başka bir şey düşünmem. Geçimimi de yazarak sağlıyorum. Televizyon haberciliği bana, açık, kısa cümlelerle yazmayı öğretti. Bir buçuk dakikalık haberde bütün gün izlediğin olayı anlatmak zorundasın. Zaten televizyonda uzun cümleler dikkati dağıtır. Eline gazete alıp okumak gibi değildir. Basında röportajlar, diziler hazırlarken yerim genişti. Yine de kısa, anlaşılır yazmaya özen gösterirdim. Reklam için metin yazmak ise bambaşkadır. Kırk beş saniyelik reklamlara metin sığdıracaksın. Kısacası yazıyı, yaptığım işe uydurmayı öğrendim.’
Yazarın yazı sevdasında, kısacık reklamlara metinleri sığdırma çabasında ve yazı insanlığını her türlü yazı işinde kullanabilmesinde kendini bulanlar vardır. Yerim geniş rahatlığıyla kısa-anlaşılır yazmak yerine, uzun-sıradan cümleler kuranların tüketicinin olağan dikkatini dağıtmalarını özetleyen bu sade metni okurken kafamda başka şeyler canlanıverdi.
Nerden nereye...