Reklam sektörü dendiği zaman hemen tüm gözler sadece reklam ajanslarına çevrilmektedir. Oysa reklam kavramı daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Reklam sektörü reklam ajansları, reklamverenlerin reklam ve halkla ilişkiler bölümleri, reklamverenlerin pazarlama ve pazarlama iletişimi bölümleri, medya, matbaalar, dijital baskıcılar, serbest çalışan reklamcılar, reklam filmi yapımcıları, araştırma şirketleri gibi geniş bir alandan oluşmaktadır.
Reklam alanında kullanılan Türkçede yapılan yanlışlar sadece ajanslardan kaynaklanmamakta, yukarıda söylediğimiz geniş alanda yapılmaktadır.
Daha önceki yıllar yapılan bazı küçük ve dar kapsamlı araştırmalar göstermiştir ki, tüm mecralar incelendiği zaman en az Türkçe hatası reklam sektöründe yapılmaktadır. En çok Türkçe hatası ise medyada karşımıza çıkmaktadır. Günlük dilde halkın yaptığı Türkçe hataları ise çok yüksek boyutlardadır.
Reklam sektörünün içinde de yine en az Türkçe yanlışı reklam ajanslarından çıkan çalışmalarda görülmektedir. Bunun nedeni ise çok basittir. En çok yapılan Türkçe yanlışları sıralandığında iki madde öne çıkmaktadır. Yanlış sözcük kullanımı ve yanlış ifade kullanımı. Reklam ajanslarında sürekli olarak yazım kılavuzu, deyimler kılavuzu ve sözlük kullanıldığı için yanlışlıklar en az seviyededir. Sanıldığı ve sürekli dile getirildiği gibi reklamcılar Türkçeye zarar vermemektedir.
Türkçe yanlışı diye reklamcıların önüne konulan örneklerin başında, yabancı sözcükler gelmektedir. Özellikle de marka isimleri. Oysa marka isimleri, mağaza tabelaları, kafe isimleri gibi uygulamaların pek çoğu reklamcılar tarafından yapılmamaktadır. Bilinçli reklamverenler marka ismi oluşturacakları zaman ajanslardan konu ile ilgili çalışma isterler. Bu çalışmada da nasıl bir isim istediklerini belirtirler. Pek azı Türkçe isim istediklerini belirtirler. Genelde Türkiye’de marka sahipleri, yabancı isim isteğinde bulunurlar. Tüketicilerin kendilerini yabancı marka sanmalarını arzularlar. Bunun sorumlusu reklam ajansları değil, reklamverenlerdir. Aynı şekilde kafesinin ismini yabancı isim koyan bir kafe sahibi doğal olarak bir reklam ajansı ile çalışmıyordur. Bu tür yanlışlar için mekan sahiplerini ve reklamverenleri suçlamak daha doğru olacaktır.
Yabancı sözcük kullanımı konusunda reklamcılar sürekli suçlanan kesimdir. Oysa biz reklamcılar, iletişim amaçlı Türkçeyi kullanırken özellikle yabancı sözcük kullanmamaya özen gösteririz. Kullandığımız Türkçe sözcükler arasında Osmanlıca, İngilizce, Fransızca, Farsça, Arapça, İtalyanca kökenli sözcükler olabilir. Biz doğrudan yabancı sözcük kullanmayız. Yabancı sözcükler Türkçeye girdiği zaman TDK ya da Dil Derneği gibi kurumlar yabancı sözcüklere Türkçe kurallarına uygun sözcükler önerirler. Bu sözcükleri çeşitli kurumlar aracılığı ile halkın kullanımına sunarlar. Yaşayan Türkçe içinde önerilen Türkçe sözcükler kabul görürse herkes tarafından kullanılmaya başlanır. Kabul görmezse yabancı sözcük, Türkçe kurallarına uygun olarak Türkçeleştirilir ve Türkçeleştirilmiş olarak kullanılır. Biz reklamcıların kullandığı iddia edilen yabancı sözcükler, Türkçeleştirilmiş sözcüklerdir. Bazen de Osmanlıca kökenli sözcükleri kullanırız. İletişim süreci içinde daha etkili olan sözcükleri seçmek bizim işimizdir. Kullanımdan kalkmadığı sürece Türkçe sözlüklerde bulunan her sözcüğü, her vatandaş gibi biz reklamcıların da kullanma hakkı vardır. Bunun önümüze Türkçe yanlışı olarak getirilmesi doğru değildir.
Reklamcıların işlerinde Yazım Kılavuzu kullanmalarına rağmen yine de arada bir sözcüklerin yanlış yazıldığı gözlemlenmektedir.
Reklamlarda karşımıza çıkan bu yanlışlıklar reklam yazarlarına sorulduğunda iki neden karşımıza çıkıyor. Birincisi reklam yazarının bilmeden yaptığı hata, ikincisi ise müşterinin yanlış yazım üzerine ısrar etmesi. Özellikle reklam yazarları Yazım Kılavuzu ile çalıştığı için sözcükler üzerinde önemle durmaktadır. Ancak, ticari bir disiplin olan reklamcılıkta sonuç olarak müşterinin isteği uygulanabilmektedir. Bu gibi durumlarda ajans özellikle yanlış kullanıldığı konusunda reklamvereni uyarır. Ya da yanlış, reklam yazarının yaptığı bir hata ise bu hata bazen hem ajans içinde hem de reklamveren kontrolünden kaçabilmektedir.
Reklamcılar bazı reklamlarda günlük konuşma dilini kullanmaktadırlar. Bunun nedeni ilgili hedef kitleye ulaşma çabasıdır. Durum böyle olunca günlük konuşma dilinin reklamlarda kullanılması hata gibi görülmektedir. Oysa günlük konuşma dilini düzeltecek olanlar reklamcılar değildir. Reklamcılar bu durumda bile yanlış Türkçe kullanmamaktadırlar. Sadece ilgili hedef kitlenin şivesi ve tarzı reklamlara yansıtılmaktadır. Bu da bir Türkçe yanlışı değildir.
Yine günlük konuşmalardan elde ettiğimiz yeni deyimler biz reklamcılar için önemli bir dil ve iletişim malzemesidir. Bunu da kullanmak yanlış değildir. Değişen Türkçe içinde halkın yarattığı ve kullanmaya başladığı bir deyimi kullanmak yerindedir.
Günümüzde pek çok yazım kılavuzu olması ise yanlışları tek bir kılavuzdan düzeltme konusunda zorluk çıkarmaktadır. Genelde kullanılan yazım kılavuzları şunlardır:
- Dil Derneği Yazım Kılavuzu
- Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu
- Ömer Asım Aksoy imzasını taşıyan Yazım Kılavuzu
- Ali Püsküllüoğlu imzasını taşıyan kılavuzlar ve sözlükler
Yazım kılavuzları yanı sıra ajansların çok büyük kısmı Türkçe olarak yazılmış tüm sözlükleri de barındırmaktadır. Bu nedenle reklam yazarı, düzeltmen ya da müşteri temsilcileri hem yazım kılavuzlarını hem de sözlükleri takip eder. Sözlüklerin de çokluğu yine kafa karışmasına neden olan durumlardan biridir. Hangi sözlük doğrudur, bunun bilinmemesi sorunlara neden olmaktadır.
Reklam sektörünün insan kaynağı olarak beslendiği alan üniversitelerdir. Ne yazık ki, Reklam Yaratıcıları Derneği olarak yaptığımız reklam yarışmalarında, öğrencilerimizden gelen işleri incelediğimizde en önemli sorunların yanlış Türkçe kullanımı ve Türkçe ifadede yetersizliği olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu durumun ilk, orta ve yüksek öğrenim döneminde çözülemediği açıktır. Türkçenin yanlış kullanımı sektörümüzde hem işleri olumsuz etkilemekte hem de iletişim sorununun yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durumun eğitimciler tarafından ele alınması gerekmektedir. Reklam sektöründe halen çalışan reklamcıların çok büyük kısmı Türk Dili ve Edebiyatı ya da Türkoloji bölümlerinden mezun değildir. Çünkü, reklamcılık bir yaratıcı düşünme alanıdır. Bu kişiler toplumun her kesiminden ve herhangi bir okuldan gelebilir. Bu nedenle sektör Türkçe eğitimini kendi içinde olağan bir iş süreci olarak yapmaktadır. Ancak, belirttiğimiz üzere anadili Türkçe olan gençlerimizin, Türkçe sorunları eğitim yıllarında eğitmenler tarafından çözülmesi gereken bir durumdur.
Reklam sektöründe yine de yanlışlıklar yapılmaktadır. Bu yanlışlıklar ana başlıkları ve kısa örnekleriyle RYD tarafından derlenmektedir. Çok yakında bu blog üzerinden tüm okurlarla paylaşılacaktır. Bloga göz atmak için başlığa tıklayınız...
Reklam Yaratıcıları Derneği
Türkçe Çalışma Kurulu